turizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
turizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21.4.25

Mut Kelebek Festivali Mersin’in Kanatları Oldu-Yılmaz Parlar



PARLAR MEDYA: Haziran 2012 Otomotiv sektörünün en büyük şovu başlıyor  Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörü Lin Photo, free website template, XHTML CSS layout
 
info@parlarmedya.com

 

Mut Kelebek Festivali Mersin’in Kanatları Oldu

19 Nisan 2025 Cumartesi günü 1. Mutlu Kelebekler Festivali ile Doğa ve Turizm Buluştu
Kelebekler, Doğanın Renkli Mucizeleri Ve Gizemli Yolculukları

Kelebekler, doğanın en zarif ve dikkat çekici canlılarından biri olarak sadece estetik değil, ekosistem için de hayati öneme sahiptir. Çiçekten çiçeğe konan bu narin canlılar, birçok bilinmeyen özelliğiyle bilim insanlarını ve doğa tutkunlarını büyülemeye devam ediyor.

Mersin’in Mut ilçesinde Mut Ticaret ve Sanayi Odası, Mersin Mut Belediyesi ve Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi iş birliğiyle düzenlenen Mut Kelebek Festivali, doğa ve bilimi bir araya getirerek bölge turizmini canlandırdı.

Mersin’in doğal zenginlikleriyle ön plana çıkan Mut ilçesi, bu yıl doğa temalı festivaller arasında adından en çok söz ettiren etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Mut Kelebek Festivali

Türkiye’ye örnek olacak bir model

Ortaklaşa düzenlenen festival, Türkiye’de doğa, turizm ve bilim iş birliklerine örnek olacak nitelikteydi.

Doğa temalı turizmin ve sosyal sorumluluk anlayışının buluştuğu festival, Mut Ticaret ve Sanayi Odası’nın koordinasyonuyla güçlü ortaklığına örnek teşkil etti.

Bu yönüyle Mut Kelebek Festivali, yalnızca kelebeklerin değil, turizmin de kanatlanmasını sağladı.

Mut’un eşsiz florasında gözlemlenen kelebek türüne ev sahipliği yapan festival, sadece doğa yürüyüşleriyle sınırlı kalmadı. Festival süresince Mut’un kelebeklerle dolu vadilerinde yerköprü şelalesine düzenlenen doğa yürüyüşlerinin yanı sıra, kelebek fotoğraf sergileri, çocuklara yönelik ekolojik atölyeler, bilimsel sunumlar ve açık hava konserleriyle ziyaretçilere dolu dolu bir program sunuldu.

Yerel Ekonomi ve Kırsal Turizme Katkı Sağlandı

Festival sayesinde bölgedeki konaklama ve yeme-içme işletmeleri dolup taşarken, yerel üreticiler de el işi ürünler ve yöresel lezzetlerle festivale katılanlara kendi kültürlerini tanıtma fırsatı buldu. Mut’un doğal güzelliklerinin ulusal basına taşınması ise ilçeyi yeni turizm rotalarının merkezine oturttu.

Akademik destekle güçlenen bir vizyon

Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi öğretim üyelerinin bilimsel rehberliğiyle kelebeklerin türleri, göç yolları ve yaşam döngüsü hakkında katılımcılara bilgi verildi.

Aynı zamanda festival süresince doğa koruma bilincine dair seminerler düzenlendi.

Festivalin açılışında konuşanların ortak dili Mut’un kelebekleri yalnızca doğamızı değil, geleceğimizi de renklendiriyor. Bu festivali geleneksel hale getirerek Mersin’i doğa turizminin başkenti yapacağız ifadelerini kullandılar.

Türkiye’nin en zengin kelebek popülasyonuna ev sahipliği yapan Mut ilçesi, 131 türle dünyanın dikkatini çekiyor

Avrupa’da 4. dünyada 5. sırada yer alan bu biyolojik zenginlik, düzenlenen 1. Mutlu Kelebekler Festivali ile taçlandırıldı.

Mut Kaymakamlığı, Mersin Üniversitesi (MEÜ) ve Mut TSO iş birliğiyle Karacaoğlan Çınaraltı Parkı’nda gerçekleşen festival, renkli görüntülere sahne oldu.

Sunuculuğu mersin Üniversitesi Yüksek lisans öğrencisi Nur yaman üstlendi.

Kelebekler, Tarımdan Turizme Yeni Bir Kapı Açıyor"

Festivalin açılışında konuşan Mut TSO Başkanı Şahin Sezer, "131 kelebek türüyle Türkiye’de birinci sıradayız. Bu potansiyeli turizme kazandırmak istiyoruz" dedi. Mut’un zeytinden kayısıya tarım devi olduğunu vurgulayan Sezer, "Artık turizmle de anılmalıyız. Kelebekler, fotoğraf sanatçıları ve bilim insanları için büyük bir çekim merkezi olacak" ifadelerini kullandı.

MEÜ Turizm Dekanı Prof. Dr. Ahmet Atasoy ise Mut’un jeolojik ve ekolojik çeşitliliğine dikkat çekti: "10.400 km²’lik alanda 500 milyon yıllık bir geçmişe sahibiz. Bu habitat, kelebeklerin yanı sıra sürdürülebilir turizm için de eşsiz bir fırsat."

Kültür ve Bilim Buluştu

Festivalde, Doç. Dr. Yusuf Hüseyinoğlu’nun kelebek fotoğrafları sergisi büyük ilgi gördü. Mut Belediyesi Halk Oyunları ekibinin performansı ve Mengi Grubu’nun müzik dinletisi renk kattı. Katılımcılar, Göksu Vadisi’nde kelebek gözlem turuna da katılarak doğayla iç içe anlar yaşadı.

"Yavaş Şehir"den Hızlı Adımlar

Mut’un "Cittaslow" (Yavaş Şehir) unvanını hatırlatan yetkililer, ilçenin kültürel miras ve doğal güzelliklerle turizm atağı yapacağını belirtti. Festival, kelebeklerin kanatlarına yüklenen umutla, Mut’un tarım ve turizmdeki potansiyelini dünyaya duyurmayı hedefliyor.

Polinatörler Tarımın Kalitesini Artırıyor

MEÜ Hemşirelik Fakültesi’nden Prof. Dr. Hacer Çetin ile özel söyleşide, kelebeklerin ekosistemdeki kritik rolünü vurguladı: "Kelebekler, arılar gibi polinatör (tozlaşma) canlılar. Mut’ta mikro klima sayesinde zararlı böcekler az, eko-tarım mümkün. Bu da sağlıklı üretim ve tarımsal kalkınma demek."

Mut’ta kelebekler uçtu, turizm canlandı, doğa kazandı

Kelebek sergisinde dikkat çeken eserler arasında Mut halk eğitimde usta öğreticisi giyim öğretmeni Seher Çabuk’un kelebek kanatları kostümü katılımcıların gözdesi oldu.

Kelebek Festivalleri, Doğanın Estetiği Turizme Can Veriyor

Doğanın en zarif canlılarından biri olan kelebekler, artık sadece bilimsel araştırmaların değil, kültürel ve turistik etkinliklerin de odak noktası.

Son yıllarda artan ilgiyle birlikte dünyanın birçok ülkesinde düzenlenen Kelebek Festivalleri, turizme yeni bir soluk getiriyor. Türkiye’de de bu alanda adımlar atılmaya başlandı.

Doğa, Sanat Ve Turizmin Buluşma Noktası

Kelebek temalı festivaller, yalnızca doğa severlerin değil, aynı zamanda fotoğrafçılar, akademisyenler, sanatçılar ve çocuklu ailelerin de ilgisini çekiyor.

Festival süresince düzenlenen kelebek gözlem yürüyüşleri, doğal yaşam seminerleri, ekolojik atölyeler ve çocuk etkinlikleri, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini bölgeye çekiyor.

Dünyada Kaç Tür Kelebek Var?

Bugüne dek dünya genelinde yaklaşık 20.000 farklı kelebek türü tespit edilmiştir. Tropikal bölgelerde bu sayı çok daha fazladır. Bilimsel araştırmalar, her yıl yeni türlerin keşfedildiğini ve kelebeklerin, biyoçeşitliliğin en önemli göstergelerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye'de Kaç Tür Kelebek Bulunuyor?

Türkiye, coğrafi konumu ve iklim çeşitliliği sayesinde kelebekler açısından oldukça zengin bir ülkedir. Ülkemizde şu ana kadar 386 farklı kelebek türü kayda geçmiştir.

Bu türlerin 45’i endemik, yani sadece Türkiye'de yaşamaktadır. Türkiye, Avrupa kıtasındaki toplam kelebek türlerinin yaklaşık %70’ine ev sahipliği yapmaktadır.

Kelebeklerin Ömrü Ne Kadar?

Kelebeklerin ömrü türlerine göre büyük farklılıklar gösterir. Ortalama bir kelebek bir hafta ile birkaç ay arasında yaşar. Örneğin, meşhur Monarch (Kral) kelebeği, göç eden türlerden biri olup ortalama 6-8 ay yaşayabilirken, bazı küçük türler yalnızca birkaç gün yaşayabilir.

Göç Yolları Var Mı?

Özellikle bazı kelebek türleri, mevsimsel göçler gerçekleştirir. En bilinen göçmen kelebeklerden biri, Kuzey Amerika'da yaşayan Monarch kelebeğidir. Bu tür, Kanada’dan Meksika’ya kadar uzanan yaklaşık 4.000 kilometrelik bir yolculuk yapar. Türkiye'de de göç eden türler bulunur. Özellikle Vanessa cardui (Dikenkelebeği), Afrika'dan Avrupa’ya uzanan rotasında Türkiye üzerinden geçiş yapar.

Kelebeklerin Doğaya Faydaları Nelerdir?

Tozlaşmaya Katkı Sağlarlar. Arılar gibi kelebekler de çiçekleri ziyaret ederek tozlaşmaya katkıda bulunurlar.

Biyoçeşitliliğin Göstergesidir. Ekosistemdeki dengenin korunmasında rol oynarlar. Bir bölgede kelebek türlerinin zenginliği, doğanın sağlıklı olduğuna işaret eder.

Besin Zincirinin Parçasıdır. Kuşlar, yarasalar ve bazı böcekler için önemli bir besin kaynağıdırlar.

Araştırmalara İlham Olurlar. Kelebeklerin renkleri, yapıları ve dönüşüm süreçleri, bilim insanlarına biyomimetik (doğadan ilham alan teknoloji) alanında ilham vermektedir.

Kelebeklerin Gizemli Dönüşümü, Metamorfoz

Kelebekler, yumurta, tırtıl (larva), pupa (koza) ve erişkin (imago) olmak üzere dört evreden geçerek gelişir. Bu dönüşüm süreci doğadaki en etkileyici biyolojik olaylardan biridir.

Bilinmeyen Bazı İlginç Gerçekler

Kelebeklerin ayaklarında tat alma duyusu bulunur. Bir bitkinin üzerine konduklarında, oranın yenilebilir olup olmadığını ayaklarıyla anlarlar.

Gözleri 270 derece görüş açısına sahiptir.

Renkleri sadece estetik değil, kamuflaj ve düşmandan korunma amacıyla da evrimleşmiştir.

Gece uçan kelebek türlerine güve (moth) denir ve bunlar gündüz kelebeklerinden farklıdır.

Antenleri sayesinde rüzgar yönünü ve çiftleşme kokularını algılarlar.

Turizmi 12 Aya Yayan Bir Fırsat

Kelebek festivalleri, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında kırsal bölgelerde düzenlenerek alternatif turizm türlerinden biri olan eko-turizmin gelişmesine katkı sağlıyor. Bu festivaller, deniz-kum-güneş turizmi dışındaki potansiyelleri harekete geçirerek, turizm sezonunu uzatıyor.

Yerel Ekonomiye Katkı

Festival süresince artan ziyaretçi sayısı, bölgedeki konaklama, yeme-içme, ulaşım ve hediyelik eşya satışlarını da olumlu etkiliyor. Yerel üreticilerin açtığı stantlar sayesinde, bölge halkının ekonomik kazancı artıyor ve doğal ürünlere olan ilgi destekleniyor.

Markalaşma Ve Uluslararası Tanıtım

Kelebek festivalleri, doğru tanıtım stratejileriyle şehrin veya bölgenin ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmasına imkân sağlıyor.

Çevre Bilinci Ve Eğitim

Festival süresince gerçekleştirilen atölye ve sunumlarla katılımcılara biyoçeşitlilik, doğal yaşam alanlarının korunması, iklim değişikliğinin etkileri gibi konularda bilgiler verilerek doğa dostu bilinç oluşturuluyor. Özellikle çocuklara yönelik etkinliklerle çevre farkındalığı küçük yaşta kazandırılıyor.

Mut Kelebek Festivali, yalnızca kelebekleri değil, Mersin’in turizm vizyonunu da kanatlandırdı.

Mut Kelebek Festivali, yalnızca doğa tutkunlarını değil, aynı zamanda yatırımcıları, tur operatörlerini ve akademisyenleri de bir araya getirdi. Festival sayesinde Mut’un doğa turizmi potansiyeli ülke gündemine taşınırken, yerel halk da konaklama, rehberlik, el sanatı ürünleri ve yöresel yiyeceklerle festivale ekonomik katkı sağladı. Bu yönüyle etkinlik, kırsal kalkınma ve sürdürülebilir turizm açısından da örnek teşkil etti.

Diyebilirizki; Doğanın renkleriyle buluşmak istiyorsanız, gelecek yıl Mut'ta kanatlarınız özgür olsun.

yilmazparlar@yahoo.com

7.4.25

Turizmin Oscar'ı Tarsus'a Geliyor-Yılmaz Parlar



PARLAR MEDYA: Haziran 2012 Otomotiv sektörünün en büyük şovu başlıyor  Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörü Lin Photo, free website template, XHTML CSS layout

 

Turizmin Oscar'ı Tarsus'a Geliyor

Dünya Turizminin Altın Anahtarı Bu Yıl Tarsus’un

Altın Elma Ödülü İle Dünya Sahnesinde Bir Yıldız Doğuyor

FIJET’in prestijli "Altın Elma" ödülü, 22-24 Nisan 2025 tarihlerinde Tarsus’ta düzenlenecek törenle takdim edilecek.



Dünyanın En Prestijli Turizm Ödülü Altın Elma, Tarsus’un Parlayan Değerlerine Layık Görüldü

Dünya turizminin en saygın ödüllerinden biri olan ve "turizmin Oscar’ı" olarak anılan Altın Elma (Golden Apple), bu yıl Türkiye’nin tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan şehri Tarsus’a veriliyor. görkemli bir törenle medeniyetler beşiği Tarsus’a takdim edilecek. 

Ayrıca bu yılki Altın Elma töreni, dünyada sadece Türkiye’ye özgü olan ve barış ile kardeşlik mesajı içeren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile aynı tarihlerde kutlanacak. Etkinlikler kapsamında bu özel bayram da uluslararası turizm medyası aracılığıyla dünyaya tanıtılacak.



Tarsus’un Derinliklerinde Tarih ve İnanç Turizmi

Tarsus’un Altın Elma’ya layık görülmesinde şehrin tarihi, kültürel ve dini mirası büyük rol oynuyor. Hz. İsa’dan sonra Hristiyanlık inancının yayılmasında en önemli figürlerden biri olan St. Paul’un doğum yeri olan Tarsus, aynı zamanda İncil’de ismen geçen nadir şehirlerden biri. Şehirdeki St. Paul Kuyusu, Roma Yolu, St. Paul Yolu, Ayatengla Kilisesi, Ashab-ı Kehf Mağarası, Danyal Peygamber’in Mezarı, Cennet-Cehennem obrukları, Anamur Kalesi ve Allah’ın Manastırı gibi inanç turizmi açısından büyük potansiyel taşıyan alanlar bu kararda etkili oldu.

Vatikan’ın da 1990’lı yıllarda bölgede bir ayin düzenlemiş olması, Tarsus’un uluslararası inanç turizmi açısından taşıdığı değeri perçinliyor. FIJET yetkilileri, Tarsus’un potansiyelini sadece inanç turizmi değil, aynı zamanda gastronomi, kültür, ve tarih turizmiyle birleştirme kabiliyetine dikkat çekti.

 




FIJET (Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu) ve Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TYGD) iş birliğiyle organize edilen bu büyük ödül öncesinde, Swissotel The Bosphorus İstanbul’da basın mensuplarına yönelik özel bir tanıtım kahvaltısı düzenlendi.

Ödül töreni, 22-24 Nisan 2025 tarihlerinde Tarsus’ta gerçekleştirilecek görkemli etkinliklerle kutlanacak.

Tarsus Belediye Başkanı Ali BoltaçKalpten, yürekten, gönülden sevgilerle buradayız.  Tarsus, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın inanç turizminde önemli bir merkezi. Bu ödül, kentimizin hak ettiği değeri görmesini sağlayacak ifadelerini kullandı.

Altın Elma, Tarsus’un Tanıtımında Altın Anahtar Olacak

FIJET Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kurtoğulları, FIJET Federasyon Başkan Yardımcısı Delal Tahsin Atamdede ve ATURJET Başkanı, aynı zamanda Gastronomi Turizmi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Boztepe, yaptıkları konuşmalarda bu ödülün Tarsus’a kazandıracağı değeri vurguladı.

Turizmde "Her Şey Dahil" Uyarısı,

"Nitelikli Turist Önemli"

Etkinlikte ayrıca, Türkiye’nin turizm politikalarına dair önemli değerlendirmeler de yapıldı. "Her şey dahil" sisteminin yerel ekonomiye yeterli katkı sağlamadığına dikkat çeken konuşmacılar, kültür turlarına ve yüksek harcama potansiyeline sahip nitelikli turiste odaklanılması gerektiğini vurguladı.

Tarsus, Altın Elma İle Dünya Turizminin Gözbebeği Olmaya Hazırlanıyor

Tarsus İçin Yol Haritası Hazır

Yetkililer, Tarsus’un tanıtımı için turizm altyapısının güçlendirilmesi, konaklama kapasitesinin artırılması ve taş evlerin restore edilerek butik otellere dönüştürülmesi gerektiğini belirtti. FIJET’in önerileri doğrultusunda yerel yönetimler ve turizm örgütlerinin iş birliğiyle bölgenin uluslararası bir marka haline gelmesi bekleniyor.



Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç,

“Tarsus, Turizmle Kabuğunu Kırıyor”

Tarsus Belediye Başkanı Ali Boltaç, kentin hem ekonomik hem de manevi potansiyeline dikkat çekerek, turizmin kapsayıcı ve birleştirici gücünün altını çizdi. Tarsus’un sahip olduğu doğal, kültürel ve stratejik avantajlarla çok daha yüksek bir seviyeye ulaşabileceğini belirten Başkan Boltaç, “Tarsus, tarımda, sanayide ve artık turizmde de kabuğunu kırıyor,” dedi.

"Vergi Sıralamasında 6. Sıradayız, Hizmette 26."

Mersin’in Türkiye genelinde en çok vergi veren 6. il olduğunu vurgulayan Boltaç, buna rağmen hizmet noktasında 26. sırada olduklarını dile getirdi. “Bu dengesizlik artık kapanıyor. Devlet yatırımları bölgemize yönelmiş durumda. Tarsus, Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya açılan çok önemli bir kapıdır,” şeklinde konuştu.

"Uluslararası Havalimanı, Liman, Organize Sanayi... Her Şey Var"

Tarsus’un stratejik konumuna da dikkat çeken Boltaç, kentin 20 km uzağında bulunan uluslararası bir limana, bir lojistik üsse, sanayi bölgelerine ve büyük gövdeli uçakların inip kalkabileceği bir havalimanına sahip olduğunu ifade etti. “Elimizdeki imkanlara baktığımızda, bu kent bir vizyon kenti olabilir,” dedi.

“Tarsus Sahil Bandı Projelerle Atılım İçindeyiz”

Sahil Bandı Projesi ve 7-8 bin yatak kapasiteli büyük ölçekli projelerden bahseden Boltaç, “Bu projeler devletimizin hazırladığı yatırımlar. Biz de Tarsus Belediyesi olarak entegre olmak istiyoruz,” diyerek turizm altyapısının güçlendirileceğini söyledi.

"Tarsus’un Tarihi ve Manevi Değerleri Tanıtılmalı"

Konuşmasında Danyal Peygamber’in kabrine de dikkat çeken Başkan Boltaç, bu gibi manevi değerlerin hem yerli hem de yabancı turistlere tanıtılmasının önemine vurgu yaptı. “Bu tür tarihi miraslar kentimize büyük bir değer katıyor. Burası sadece bir şehir değil; bir kültür hazinesidir,” dedi.

“Turizmde Hedefimiz 5-5,5 Milyon Ziyaretçidir”

Diyarbakır’ın 2018 öncesinde terörle anılırken, bugün turizmle anıldığını belirten Boltaç, Tarsus’un böyle bir dezavantajı dahi olmadan çok daha ileri seviyelere ulaşabileceğini söyledi. “Turizmde hedefimiz en az 5 milyon, hatta 5,5 milyon ziyaretçidir,” dedi.

"Tarsus’ta Yatırımcının Önünü Açıyoruz"

Turizme yönelik yatırım çağrısında bulunan Başkan Boltaç, belediyenin yatırımcılara tüm desteği vermeye hazır olduğunu belirtti: “Tarsus’a yatırım yapmak isteyenin önüne ceketimi çıkarıp koyarım. Bir beklentim yok. Şeffaf, prensipli ve kamu yararını esas alan bir anlayışla çalışıyoruz.”

“Tarsus, Artık Tüm Canlıların Belediyesi”

Seçim sürecinin ardından her görüşten insanın ve tüm canlıların belediye başkanı olduğunu vurgulayan Boltaç, “Bu kentte yaşayan insanların, hayvanların, hatta ağaçların bile sorumluluğu bizde,” diyerek çevreye ve hayvan haklarına duyarlı bir belediyecilik anlayışını benimsediklerini ifade etti.

“Konaklama Kapasitesi 1.200’e Çıkacak”

Şu anda kentte 200-250 civarında olan konaklama kapasitesinin Wyndham ve Hilton gibi uluslararası otel markalarının yatırımlarıyla 1.200 seviyesine çıkarılacağını müjdeleyen Başkan Boltaç, “Önümüzdeki dört yıl içinde bu hedefe ulaşmayı planlıyoruz,” dedi.

“Tarsus Sizi Her Zaman Ağırlamaya Hazır”

Tarsus Amerikan Koleji mezunu olan ve uluslararası düzeyde güçlü bir ağa sahip Hüseyin Bey’e de özel teşekkürlerini sunan Boltaç, “Tarsus için emek veren herkese minnettarız. Bu kente katkı sunan herkesin adı altın harflerle yazılacaktır,” dedi.



TYGD Başkanı Gürkan Boztepe,

 "Tarsus, Türkiye'nin Siyaset Üstü Turizm Markası Olma Yolunda"

Türkiye Yerel Gazeteciler Derneği (TYGD) Genel Başkanı Gürkan Boztepe, Tarsus'ta düzenlenen uluslararası organizasyonu büyük bir takdirle değerlendirdi. Etkinliğin hem inanç turizmi hem de gastronomi turizmi açısından ülkemiz adına çok kıymetli bir kazanım olduğunu vurgulayan Boztepe, şu ifadeleri kullandı:

"Bu organizasyon, siyasetin üstünde bir değer taşıyor. Tarsus’ta geçirdiğimiz süre boyunca sadece ağırlanmadık, aynı zamanda ülkemizin ne kadar zengin değerlere sahip olduğunu da tekrar fark ettik. Gazeteci olarak dünyanın dört bir yanından aranıyorum, ancak ülkemiz içerisinde böyle bir noktanın bu denli özel olduğunu ben bile yeni yeni keşfediyorum."



Boztepe, özellikle Swissotel'de yapılan toplantıya da dikkat çekerek bu tür etkinliklerin sadece yerel değil, uluslararası turizm açısından da önemli bir rol oynadığını belirtti:

"Bu toplantıyı ailemizle paylaşmak istedim çünkü hâlâ bilmeyen turizm sektörü profesyonelleri olabilir. Tarsus, gastronomi ve inanç turizmi açısından çok önemli bir destinasyon. Belediye Başkanı’nın vizyonunu ve kararlılığını da gözlemledik. Nokta atışı projelerle başarılı işler ortaya konuluyor."

TYGD’nin Yeni Vizyonu

Gürkan Boztepe, TYGD'nin kurumsal olarak da büyük bir dönüşüm içerisinde olduğunu söyledi. Yeni dönemde logodan sosyal medya stratejilerine kadar pek çok alanda yenilik yaptıklarını vurguladı:

"Derneğimizin vizyonunu uluslararası düzeye taşıyoruz. Türkiye’yi temsil ederken daha güçlü bir imaj sergilemek zorundayız. Önümüzdeki dönemde bu organizasyona daha çok destek vereceğiz.

Etkinliğin Konukları, Alanında Uzman İki İsim

Boztepe, etkinlikte konuşmacı olarak yer alan iki önemli isme de değindi:

Prof. Dr. Oğuz Özeral, Dr. Ender Saraç

İki değerli akademisyenin katılımı, organizasyona bilimsel ve kültürel anlamda derinlik kattı.



FIJET Başkan Yardımcısı Atamdede,

 “Altın Elma, Turizmin Anahtarlarından Biri”

FIJET (Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu) Başkan Yardımcısı Delal Tahsin Atamdede, Tarsus’ta gerçekleşen organizasyonda yaptığı konuşmada federasyonun misyonunu ve Tarsus’un Altın Elma ödülüne adaylık sürecini değerlendirdi.

Atamdede, FIJET’in 33 ülkeden yaklaşık 750 turizm yazarı ve gazeteciyi bünyesinde barındırdığını, temel amacının ise dünya turizmine katkı sunmak ve yeni destinasyonları tanıtmak olduğunu belirtti. Bu hedef doğrultusunda iki anahtarlarının olduğunu vurguladı: Genç Turizm Gazetecileri Akademisi (Young Journalists Academy) ve Altın Elma (Golden Apple) ödülü.

Genç gazeteciler akademisi sayesinde, turizm gazeteciliğine ilgi duyan üniversite öğrencileri farklı ülkelerde düzenlenen on günlük seminerlerle mesleğe hazırlanıyor. Bu çalışmaların turizm yazarlığının geleceğine önemli katkılar sunduğunu ifade etti.

“Altın Elma, Altın Anahtardır”

Altın Elma’nın turizmde kalkınma sağlayan güçlü bir araç olduğunu belirten Atamdede, bugüne kadar Türkiye’den 6 farklı destinasyonun bu ödüle layık görüldüğünü hatırlattı: Adıyaman, Konya, İzmir, Antalya, Ankara-Hamamönü ve Diyarbakır. Özellikle Diyarbakır’ın 2018’de aldığı ödül sonrası turizmde yakaladığı ivmeye dikkat çekti.

Atamdede, Tarsus’un da bu ödüle aday olduğunu ve FIJET değerlendirme kurulunun bölgeye kapsamlı bir inceleme gezisi düzenlediğini söyledi. İncelemelerde tarihi, kültürel, gastronomik ve inanç turizmine yönelik zenginliklerin değerlendirildiğini aktardı.

Tarsus, İnanç Turizminin Parlayan Yıldızı

St. Paul’un doğum yeri olan Tarsus’un Hristiyanlık için önemli bir hac merkezi olabileceğini belirten Atamdede, “Bugüne kadar Vatikan Efes’te bir ayin düzenledi. Neden Tarsus’ta da bir hac merkezi olmasın? St. Paul Hristiyanlık tarihinde İsa’dan sonraki en önemli figürdür” dedi.

Tarsus’ta yer alan St. Paul Kuyusu, Ayatengla, Roma Yolu, Daniel Peygamber'in makamı, Cennet-Cehennem obrukları, Anamur Kalesi gibi tarihi ve dini yapılarla bölgenin büyük bir turizm potansiyeline sahip olduğunun altını çizdi.

“Her Şey Dahil Sistemi, Turizmde Derin Yaralar Açtı”

Türkiye’deki “her şey dahil” turizm modelinin, yerel ekonomilere zarar verdiğini ifade eden Atamdede, “Özellikle Antalya örneğinde gördüğümüz bu sistem, turistten gelir elde etmek yerine sadece sayıyı artırmayı hedefliyor. Önemli olan gelen turistin bıraktığı ekonomik katkıdır” diye konuştu.

Tarsus’a gelen turistlerin Mersin’de konakladığını, bu durumun Tarsus’a ekonomik katkı sağlamadığını belirterek, tarihi taş evlerin restorasyonu ve yatak kapasitesinin artırılması gerektiğini vurguladı.

“Turizm, Toplumları Birleştiren Güçlü Bir Sektördür”

Atamdede konuşmasını, “Turizm sadece ekonomik değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal bir güçtür. Toplumlar arası barışı destekler, önyargıları yıkar ve siyasi çıkarların önüne geçer. Tarsus bu potansiyeli taşıyor. Altın Elma bu potansiyelin sembolüdür” sözleriyle tamamladı.



Prof. Dr. Oğuz Özeral

Prof. Dr. Oğuz Özeral, konuşmasında Tarsus’un sağlık, beslenme ve gastronomi tarihi açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Tarsus'un bu alanlardaki merkezi konumunun geçmişten günümüze sürdüğünü belirterek, Gastronomi Merkezi kurulmasından dolayı teşekkürlerini sundu.

Konuşmasında, 2025 yılında Türkiye’de gerçekleşecek iki önemli olaydan bahsetti:

325 yılında İznik’te toplanan ilk konsilin 1700. yılı etkinlikleri.

Altın Elma Ödülü ve Tarsus’un hac yeri haline getirilmesi yönündeki çalışmalar.

Bu etkinliklerin tanıtımını 2024 Kasım ayında Malta'da düzenlenen Akdeniz Zirvesi’nde yaptığını ifade etti. Tarsus’un dünyada dikkat çeken bir destinasyon olacağını, turistik ilgide ciddi bir artış yaşandığını ve bu durumun ekonomiye de olumlu yansıyacağını vurguladı.

23 Nisan 2025’te Tarsus’ta uluslararası çocuk bayramı kutlamalarına özel önem verileceğini; bu kapsamda Sen Pol Kilisesi’nde ayin, Sakız Adası ile kardeş şehir ilanı, Şefika Kutluyan konseri, Altın Elma Ödülü töreni ve Fijet’in 70. yılı kutlamaları gibi etkinliklerin gerçekleştirileceğini açıkladı.

Özeral, gastronomi kültürünü bilimsel temellerle destekleyerek tanıtma arzusunda olduğunu; özellikle de Tarsus'un yerel yemeklerinin dünyaya tanıtılmasının gerekliliğini savundu. Son olarak, Ankara Sağlık ve Doğal Yaşam Federasyonu Akdeniz Bölge Başkanı olarak basının gücünü vurgulayıp, her türlü desteği sunacağına söz verdi.



Dr. Ender Saraç Konuşma

Dr. Ender Saraç, konuşmasına Tarsus ile olan duygusal bağından söz ederek başladı. Tarsus'un henüz tam keşfedilmemiş ruhsal ve kültürel derinliğe sahip olduğunu belirtti. Şehirde keşfedilecek birçok tarihi ve kültürel katmanın bulunduğunu ve bu potansiyelin doğru değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Avrupa’da yüksek gelirli bireylerin katıldığı kişisel gelişim ve detoks kamplarından örnekler veren Saraç, Tarsus’un da benzer organizasyonlara ev sahipliği yapabilecek zenginlikte olduğunu ifade etti. Toroslar, deniz, balık çeşitliliği, zeytinyağlı yemekler ve spiritüel atmosferin bölgeyi benzersiz kıldığını vurguladı.



Ancak betonlaşma konusunda uyarıda bulunan Saraç, Tarsus’un doğallığının ve tarihî dokusunun korunması gerektiğini belirtti. Elon Musk’ın dahi dikkatini çeken arkeolojik buluntulara değinerek, bölgenin Hristiyan dünyası açısından da önemli bir hac merkezi olabileceğini söyledi.

Saraç, Tarsus’un uluslararası çapta bir şifa, kültür ve inanç turizmi merkezi olması gerektiğini ifade ederek, bu dönüşümün bilimsel, kültürel ve ruhsal temellerle sağlanabileceğini belirtti.

Konuşmalar sonrası Belediye Başkanı Ali Boltaç Basın mensupların sorularını cevapladı.

yilmazparlar@yahoo.com