Güne Sığmayan Zirve “Gastroekonomi”
Ekonomide büyük payı olan Gastronomi derinliğine, genişliğine gerek yurtiçi, gerekse global alanda her varlığıyla dile getirildi.
“Bağcılığı konuşuyoruz; gerçek tarihi bağcılık Anadolu ile iç içedir.”- “Türkiye petrolü şaraptır.”-“ Gastronomi de bir ihracattır. Farklı bir sunum ile verdiğimizde katma değer ve önemli gelir elde edeceğimizi biliyoruz.”- “Yurt dışında açılan bir restoran sadece Türk lezzetlerini değil, Türkiye'nin markalarını da tanıtıyor."-“ Turist başı gelir 647 dolar. Bunu 1100, 1200 dolarlara çıkarmamız işten bile değil.”- “Dünyada metrekare olarak yaş üzüm üretimi alanında 5 - 6’ıncı sıradayız. Ama biz günümüzde mevcut bağlarımızın yüzde 2’sini kullanıyoruz. 50 milyar dolarlık bir ihracat pazarı var. Fransa 10 milyar dolar ile bağcılığın başını çekerken biz ülke olarak 10 milyon dolarlık kapasiteye sahibiz.” Buna benzer pek çok incilerin sergilendiği zirvede neler yoktu ki;
Sunuculuğunu Hande Demirel’in üslendiği, Başkanlığını Kaya Demirer’in yaptığı, Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği TURYİD tarafından düzenlenen 2. Gastroekonomi zirvesi 12 Mart 2019 Salı günü Lütfi Kırdar Kongre merkezinde gerçekleşti.
Bir günlük programa sığmayan sabah erken saatden akşam geç saatlere kadar konuşmaların sürdüğü 2500’den fazla katılımcısıyla 2. Global Gastroekonomi Zirvesi, ilham veren hikayelerle geleneksel lezzetlerini dünya mutfağının birer parçası haline getirmeyi başaran örnekler ile anlatan 13 uluslararası konuşmacı, 54 Türk konuşmacısıyla 9 panel ve 21 özel sunumla
dolu dolu son derece faydalı ve başarılı geçti.
Urla Şarapçılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Ortabaş’ın Urla Bağyolu Tarıma ve Gastronomiye dayanan, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir turizm bölgesi yaratma projesine, Şef, sosyal girişimci ve mutfak araştırmacısı Ebru Baybara Demir’in Mardin’de Neler Oluyor? Sunumunda organik buğday yetiştirmesi, organik buğday tohum üretimine, Ekonomi Gazeteci Hande Demirel’in moderatörlüğünde; Migros Ticaret A.Ş. İcra Başkanı CEO Özgür Tort, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Özgür Güven, Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ün, demokratik kalkinma modeli olarak “Kooperatifçilik” konulu konuşmalarına ve Gizem Şalcıgil’in “Kahve diplomasisinin 40 yıllık Hatırı” sloganla Dünya ülkelerine tanıtımına katılımcılar hayran kaldı.
TURYİD - Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği Başkanı Kaya Demirer, TİM - Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, T.C. Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Tuna Turagay, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan açılış konuşmaları gerçekleştirdiler.
TURYİD Başkanı Kaya Demirer, çeşitli tablolar trendlerle gasronomi rakamlarına dikkat çekti. TURYİD olarak 187 marka ile 250’si yurt dışında toplam bin 500 işletmeye sahip olduklarını, sağlanan yurt içi istihdamın 50 bin kişiye ulaştığını ve 20 milyar TL’lik bir ekonomi yaratdıklarını, Türkiye’nin toplam yeme içme ekonomisinin yüzde 24’üne tekabül etdiğini dile getirdi.
Demirer “Kooperatifçiliğin kadınların üretimdeki payını artırmada ne kadar önemli bir etken olduğunu anlatacağız. Bağcılığı konuşuyoruz; gerçek tarihi bağcılık Anadolu ile iç içedir. Dünyada metrekare olarak yaş üzüm üretimi alanında 5 - 6’ıncı sıradayız. Ama biz günümüzde mevcut bağlarımızın yüzde 2’sini kullanıyoruz. 50 milyar dolarlık bir ihracat pazarı var. Fransa 10 milyar dolar ile bağcılığın başını çekerken biz ülke olarak 10 milyon dolarlık kapasiteye sahibiz.
Yurt dışına işletmelerimiz, beraberinde ne götürüyor. Marka götürüyor, ürün götürüyor, peynir, zeytinyağı, bulgur götürüyor. Yurt dışında restoran açarak, lezzetlerimizin yanı sıra mutfak sanayimizi de götürüyoruz, porselen tabaklarımızı götürüyoruz, tekstilimizi götürüyoruz. Bu ekosistemi doğru anlarsak, yurt dışı restoranlarının açılışının önemini daha iyi anlarız.” Şeklinde ifade etdi.
T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay özetle “2000’li yılların başına kadar mal ihracatı yaparken, bugün Türkiye’nin lezzetlerini nasıl ihraç edeceğimizi konuşuyoruz. Coğrafyamıza bakınca birçok medeniyetin beşiği olan bir ülkede yaşıyoruz. Potansiyelimizi çok iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Turist başı gelir 647 dolar. Bunu 1100, 1200 dolarlara çıkarmamız işten bile değil. ABD’de 50 bin İtalyan restoranı var. Bunun yarattığı toplam değer 2,5 milyar dolar. Bu rakamlar Türkiye ekonomisi için büyük rakamlar. GSMH’den sadece %2 pay alıyoruz. Yurt dışında açılan bir restoran sadece Türk lezzetlerini değil, Türkiye'nin markalarını da tanıtıyor. Hedef aldıkları müşteri kitlesi aslında bizi turizmde hedeflediğimiz bin 100 dolar gelire çıkartacak kitle. Bunları Türkiye'ye çekmeliyiz ki turizm gelirlerimiz artsın, kültürel etkileşim olsun, Türkiye'nin dünyadaki imajı daha da perçinlensin. Bakanlık olarak tüm sektörlerimizin yanındayız. Ülkemizin çeşitli sektörlerinin tanıtımını yapacağımız bu platformları daha da etkin şekilde destekleyeceğiz." dedi
Dünyanın en iyi 50 yemeği arasında Türk yemeklerini göremiyoruz. En önemli 50 içeceği arasında Türk içeceklerini göremiyoruz. Çok önemli gastronomi festivallerini göremiyoruz diyen T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan “ Eşsiz güzelliklerle dolu mutfağımız benzersiz bir zenginliğe sahip, bu zenginliğimizi tarihin sıfır noktasından günümüze 12 bin yıllık tarihe ev sahipliği yapmış Anadolu’nun çeşitliliğine borçluyuz. Yine coğrafyamızın genişliği, iklimin çeşitliliği ile dünyada eşi olmayan bir mutfak kültürü oluşturmamıza yardımcı oluyor. Tüm bunları topladığımız zaman gastroekonomide zirveye oynayabiliriz. Ancak şu an bulunduğumuz konumu kabul etmemiz mümkün değil. Bu alanda yeterince tanıtım olmaması ve markalaşma eksikliği en önemli nedenlerimiz Turizmi Geliştirme Fonu’nda çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Kısa zamanda TBMM’ye gelecek ve yasalaşacak fon, atılması gereken adımlar için kullanılacak. Bu fonla turizmin çeşitlenmesi, gastronominin iyileşmesi, ürünlerimizin tanıtımını sürdürülebilir hale gelmesi için güçlü bir fona sahip şeklinde açıklamalarda bulundu.
Gastronomi sektörümüzü daha çok destekleyerek başka yerlere taşımamız gerekiyor. Gastronomi de bir ihracattır. Farklı bir sunum ile verdiğimizde katma değer ve önemli gelir elde edeceğimizi biliyoruz Geçen sene 48 milyar dolarlık bir hizmet ihracatımız oldu. Gastronomi özellikle eğitim hayatındaki meslek halinde getirilmesi, müfredatın gelişmesi ve gençlerimizin bu konuya yoğunlaşması, meslek seçiminde önceliklerden biri olduğunu gösteriyor açıklamalarını yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, “Aslında eğitimle başlattığımız ve köklerimizden, kültürümüzden, tarlamızdan gelen bu kadar çok lezzeti bir araya getirip dünyaya sunmak bizim için en önemli projelerden biri. Türkiye Tanıtım Grubu’nda ülkemizi tanıtan lezzetlerin tanıtmanın projesini oluşturuyoruz. Bu işe adım atmış, yurt dışında ciddi bir şubeleşmeye giden yemek sektörümüzü daha cesaretle destekleyerek onları farklı bir yere taşımamız gerekiyor. Bu nedenle bundan sonraki süreçte Türk lezzetlerini sunabilen ve gittikçe yayılan ve şubeleşen ve dünyaca şubeleşen çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca Lezzetlerin yanı sıra mutfak sanayisi, tabakları ve tekstilimizi götürüyoruz”dedi
Gastromotiva, Küresel Sosyal Gastronomi Hareketi Öncüsü David Hertz, Gastronominin İyileştirici Gücü konulu, Turyid Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özbek’in Gastrodiplomasi konulu, Levantine Public Diplomacy Executive Director Paul Rockower’in Devlet Markalaşmasinda Gastrodiplomasinin Yeri
Güral Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Harika Güralın konuşmaları sonrasında Gazeteci Şirin Payzin moderatörlüğünde; Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman Kavaklidere, Doluca Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Kutman, Mey Genel Müdürü Levent Kömür şarapdan kaçırdığımız ihracaat değerleri dile getirdiler.
Ardından Wine Tourism Association of Spain Başkanı José Antonio Vidal İspanya Şarap Turizminde Nasil Dünya Oyuncularindan Biri Oldu? Konulu konuşması ıskaladığımız ekonomiyi dahada netleştirdi.
Gastronomi Turizmi Nedir?’ oturumunda; TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartin “mademki Gastronomi turizmi diyoruz. Turizm bizim işimiz. Gastronomide bizim “ şeklinde açıklamada bulundu. Moderatörlüğünde, TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Komitesi Başkan Yardımcısı Diğdem Kaçmaz, TÜRSAB Başkan Danışmanı ve Dış Turizm İhtisas Başkanı Cem Polatoğlu ‘TÜRSAB için Gastronomiyi değerlendirdiler.
O’ngo Food İletişim Başkanı Dr. Jai Choi ise ‘Saraydaki Mücevher’ konuşmasında “Küresel yeme içme sektörü 2014 verilerine göre 5.340 trilyon doları aşan bir hacme sahip, yani global otomotiv sektörünün yaklaşık 3 katı. Her sene Kore denince akla ne geldiği soruluyor? Cevaplar, Kimçi, K-pop, Samsung ve LG, Kore Savaşı akla ilk gelen şeyler.
Ancak bir de mutfağımız var. Kore dizileri, K-Pop ve hükümet girişimleri ile Kore restoranlarının tümünün sayısı 2,8 kat artış gösterdi.”
‘Gastronomi Turizminde Özgünlük ve Değer Yaratma’ konusunda ip uçları veren Royal Passage CEO’su Prof. Dr. Sarote Phornprapha; “Yaklaşık 10 sene önce tur operatörlerini eğitmeye ve mutfağımızı tanıtmaya başladık. Burada bir marka vaadinden bahsediyoruz ve ziyaretçilerin verilen vaadin karşılığını bulmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Japan Travel and Tourism Association Uluslararası İlişkiler İcra Direktörü Shinichi Nakamura ‘Geleneksel Mutfağın Turizmdeki Payı’ başlıklı konuşmasında; “ Hepiniz, suşiyi, sakeyi yani kültürel yiyecek ve içecekleri biliyoruz, değil mi? Her bölgenin kendine has farklı yemekleri var. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, gastronomi turizminin 5 faydası olduğunu ortaya koydu. Biri bir bölgenin sıyrılması, ortaya çıkması; bir diğeri ziyaretçilere turistlere yeni deneyimler sağlaması; farklı bölgelerin, özellikle turizm kaynağı olmayan bölgelerin gelişmesine katkı sunması; bölgelere hikâye kazandırılması ve son olarak da bölgelere yüksek gelir sağlanması” dedi.
Boğatepe Çevre Yaşam Derneği Başkanı - Koçulu Peynircilik Başkanı İlhan Koçulu,‘Gravyer ile Turizmin Gizli İlişkisi’ oturumunda; “Kars’ın Boğatepe köyü şu an; yıllık 44 bin ziyaretçi alıyor. 2018 yılında 6 bin 800 kişi bizden Kafkas kahvaltısı satın aldı. Kars’taki çalışmalarımız ev kadınlarına gelir sağladı, bölgede üretilen gıdalarla yapılan yemekler turizmle değerlenmeye başladı. Bunun en temel göstergesi ise Kars’ta dünden bugüne üretilen gıda çeşitleri, üretilen tohumlar, meyveler ve mutfaklardan çıkan yemekler Kars’ın biyolojik ile kültürel çeşitliliğini ortaya koyarak kültür turlarının destekçisi oldu” yorumlarında bulundu.
‘Lima’dan Bodrum’a’ ile kendi hikayesini katılımcılarla paylaşan The Bodrum Edition Executive Chef’i Diego Munoz; “Peru’daki gelişimi aktarmak için buradayım. Gastronomi anlamında nasıl bu kadar büyük bir başarı hikayesi yakaladığını anlatmalıyım. Peru’da savaş sonrası mahvolan ekonomi bir şekilde ayağa kalkmalıydı. 2000 yılından sonra durum değişti, Peru kültürü tekrardan canlanmaya başladı. Gastronomi sayesinde ülke ekonomisi toparlanmaya başladı. Kimlik ve benlik gastronomi sayesinde gelişti. Diğer alanlarda da büyük gelişmeler yaşandı. Örneğin sanat bunlardan biriydi. Gelenek, çeşitlilik ve kimliğin kucaklanması yani sahip çıkılması ve kim olduğunu anlatmayı başarmamız bu gelişim sürecini hızlandıran ve güçlendiren unsurlar oldu” dedi.
Executive Chef Mathias Cillioniz ‘Peru’da Yereli Yücelten Şefler’ konuşmasıyla örnek bir başarı hikayesini paylaşarak şu ifadeleri kullandı; “4 nesildir Peru’dayız. Bir Alman ismim var ama atalarım İspanyol ve İtalyan. Çocukluğumdan bu yana sebze toplardım; süt sağardım. Yani hep toprak ile haşır neşirdim. Dünyayı işim vasıtasıyla gezdim. Ve nihayetinde sektörümüzde eksiklikleri gördüm, en azından Lima’dan. Perulular düşük fiyatlara çok büyük porsiyonlar tüketiyor. Alışkanlıkları bu yönde. Bütün gün mutfağı açık olan restoran kurmaya karar verdim. Personelim, 8 saatlik vardiyalar halinde çalışıyor. Hem çalışanların fiziki şartlarının iyileştirilmesi hem de atıkların azaltılması için çaba sarf ediyoruz. Besin değeri yüksek ve Peru’ya özgün malzemeler ile ziyaretçilerimizi ağırlıyor, havalı yemekler yapıyoruz.”dedi
Daha pek çok birbirinden değerli konuşmaların özeti kitap oluşturur. Mutlaka farkındalık gün geçdikce artıyor. Böylece hak etdiğimiz üstün seviyelerde dünya payından alarak ekonomik faydayı sağlarız.
yilmazparlar@yahoo.com
Ekonomide büyük payı olan Gastronomi derinliğine, genişliğine gerek yurtiçi, gerekse global alanda her varlığıyla dile getirildi.
“Bağcılığı konuşuyoruz; gerçek tarihi bağcılık Anadolu ile iç içedir.”- “Türkiye petrolü şaraptır.”-“ Gastronomi de bir ihracattır. Farklı bir sunum ile verdiğimizde katma değer ve önemli gelir elde edeceğimizi biliyoruz.”- “Yurt dışında açılan bir restoran sadece Türk lezzetlerini değil, Türkiye'nin markalarını da tanıtıyor."-“ Turist başı gelir 647 dolar. Bunu 1100, 1200 dolarlara çıkarmamız işten bile değil.”- “Dünyada metrekare olarak yaş üzüm üretimi alanında 5 - 6’ıncı sıradayız. Ama biz günümüzde mevcut bağlarımızın yüzde 2’sini kullanıyoruz. 50 milyar dolarlık bir ihracat pazarı var. Fransa 10 milyar dolar ile bağcılığın başını çekerken biz ülke olarak 10 milyon dolarlık kapasiteye sahibiz.” Buna benzer pek çok incilerin sergilendiği zirvede neler yoktu ki;
Sunuculuğunu Hande Demirel’in üslendiği, Başkanlığını Kaya Demirer’in yaptığı, Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği TURYİD tarafından düzenlenen 2. Gastroekonomi zirvesi 12 Mart 2019 Salı günü Lütfi Kırdar Kongre merkezinde gerçekleşti.
Bir günlük programa sığmayan sabah erken saatden akşam geç saatlere kadar konuşmaların sürdüğü 2500’den fazla katılımcısıyla 2. Global Gastroekonomi Zirvesi, ilham veren hikayelerle geleneksel lezzetlerini dünya mutfağının birer parçası haline getirmeyi başaran örnekler ile anlatan 13 uluslararası konuşmacı, 54 Türk konuşmacısıyla 9 panel ve 21 özel sunumla
dolu dolu son derece faydalı ve başarılı geçti.
Urla Şarapçılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Ortabaş’ın Urla Bağyolu Tarıma ve Gastronomiye dayanan, yaşanabilir ve sürdürülebilir bir turizm bölgesi yaratma projesine, Şef, sosyal girişimci ve mutfak araştırmacısı Ebru Baybara Demir’in Mardin’de Neler Oluyor? Sunumunda organik buğday yetiştirmesi, organik buğday tohum üretimine, Ekonomi Gazeteci Hande Demirel’in moderatörlüğünde; Migros Ticaret A.Ş. İcra Başkanı CEO Özgür Tort, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Özgür Güven, Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük’ün, demokratik kalkinma modeli olarak “Kooperatifçilik” konulu konuşmalarına ve Gizem Şalcıgil’in “Kahve diplomasisinin 40 yıllık Hatırı” sloganla Dünya ülkelerine tanıtımına katılımcılar hayran kaldı.
TURYİD - Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği Başkanı Kaya Demirer, TİM - Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, T.C. Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Tuna Turagay, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan açılış konuşmaları gerçekleştirdiler.
TURYİD Başkanı Kaya Demirer, çeşitli tablolar trendlerle gasronomi rakamlarına dikkat çekti. TURYİD olarak 187 marka ile 250’si yurt dışında toplam bin 500 işletmeye sahip olduklarını, sağlanan yurt içi istihdamın 50 bin kişiye ulaştığını ve 20 milyar TL’lik bir ekonomi yaratdıklarını, Türkiye’nin toplam yeme içme ekonomisinin yüzde 24’üne tekabül etdiğini dile getirdi.
Demirer “Kooperatifçiliğin kadınların üretimdeki payını artırmada ne kadar önemli bir etken olduğunu anlatacağız. Bağcılığı konuşuyoruz; gerçek tarihi bağcılık Anadolu ile iç içedir. Dünyada metrekare olarak yaş üzüm üretimi alanında 5 - 6’ıncı sıradayız. Ama biz günümüzde mevcut bağlarımızın yüzde 2’sini kullanıyoruz. 50 milyar dolarlık bir ihracat pazarı var. Fransa 10 milyar dolar ile bağcılığın başını çekerken biz ülke olarak 10 milyon dolarlık kapasiteye sahibiz.
Yurt dışına işletmelerimiz, beraberinde ne götürüyor. Marka götürüyor, ürün götürüyor, peynir, zeytinyağı, bulgur götürüyor. Yurt dışında restoran açarak, lezzetlerimizin yanı sıra mutfak sanayimizi de götürüyoruz, porselen tabaklarımızı götürüyoruz, tekstilimizi götürüyoruz. Bu ekosistemi doğru anlarsak, yurt dışı restoranlarının açılışının önemini daha iyi anlarız.” Şeklinde ifade etdi.
T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay özetle “2000’li yılların başına kadar mal ihracatı yaparken, bugün Türkiye’nin lezzetlerini nasıl ihraç edeceğimizi konuşuyoruz. Coğrafyamıza bakınca birçok medeniyetin beşiği olan bir ülkede yaşıyoruz. Potansiyelimizi çok iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Turist başı gelir 647 dolar. Bunu 1100, 1200 dolarlara çıkarmamız işten bile değil. ABD’de 50 bin İtalyan restoranı var. Bunun yarattığı toplam değer 2,5 milyar dolar. Bu rakamlar Türkiye ekonomisi için büyük rakamlar. GSMH’den sadece %2 pay alıyoruz. Yurt dışında açılan bir restoran sadece Türk lezzetlerini değil, Türkiye'nin markalarını da tanıtıyor. Hedef aldıkları müşteri kitlesi aslında bizi turizmde hedeflediğimiz bin 100 dolar gelire çıkartacak kitle. Bunları Türkiye'ye çekmeliyiz ki turizm gelirlerimiz artsın, kültürel etkileşim olsun, Türkiye'nin dünyadaki imajı daha da perçinlensin. Bakanlık olarak tüm sektörlerimizin yanındayız. Ülkemizin çeşitli sektörlerinin tanıtımını yapacağımız bu platformları daha da etkin şekilde destekleyeceğiz." dedi
Dünyanın en iyi 50 yemeği arasında Türk yemeklerini göremiyoruz. En önemli 50 içeceği arasında Türk içeceklerini göremiyoruz. Çok önemli gastronomi festivallerini göremiyoruz diyen T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan “ Eşsiz güzelliklerle dolu mutfağımız benzersiz bir zenginliğe sahip, bu zenginliğimizi tarihin sıfır noktasından günümüze 12 bin yıllık tarihe ev sahipliği yapmış Anadolu’nun çeşitliliğine borçluyuz. Yine coğrafyamızın genişliği, iklimin çeşitliliği ile dünyada eşi olmayan bir mutfak kültürü oluşturmamıza yardımcı oluyor. Tüm bunları topladığımız zaman gastroekonomide zirveye oynayabiliriz. Ancak şu an bulunduğumuz konumu kabul etmemiz mümkün değil. Bu alanda yeterince tanıtım olmaması ve markalaşma eksikliği en önemli nedenlerimiz Turizmi Geliştirme Fonu’nda çalışmalarımızda son aşamaya geldik. Kısa zamanda TBMM’ye gelecek ve yasalaşacak fon, atılması gereken adımlar için kullanılacak. Bu fonla turizmin çeşitlenmesi, gastronominin iyileşmesi, ürünlerimizin tanıtımını sürdürülebilir hale gelmesi için güçlü bir fona sahip şeklinde açıklamalarda bulundu.
Gastronomi sektörümüzü daha çok destekleyerek başka yerlere taşımamız gerekiyor. Gastronomi de bir ihracattır. Farklı bir sunum ile verdiğimizde katma değer ve önemli gelir elde edeceğimizi biliyoruz Geçen sene 48 milyar dolarlık bir hizmet ihracatımız oldu. Gastronomi özellikle eğitim hayatındaki meslek halinde getirilmesi, müfredatın gelişmesi ve gençlerimizin bu konuya yoğunlaşması, meslek seçiminde önceliklerden biri olduğunu gösteriyor açıklamalarını yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle, “Aslında eğitimle başlattığımız ve köklerimizden, kültürümüzden, tarlamızdan gelen bu kadar çok lezzeti bir araya getirip dünyaya sunmak bizim için en önemli projelerden biri. Türkiye Tanıtım Grubu’nda ülkemizi tanıtan lezzetlerin tanıtmanın projesini oluşturuyoruz. Bu işe adım atmış, yurt dışında ciddi bir şubeleşmeye giden yemek sektörümüzü daha cesaretle destekleyerek onları farklı bir yere taşımamız gerekiyor. Bu nedenle bundan sonraki süreçte Türk lezzetlerini sunabilen ve gittikçe yayılan ve şubeleşen ve dünyaca şubeleşen çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca Lezzetlerin yanı sıra mutfak sanayisi, tabakları ve tekstilimizi götürüyoruz”dedi
Gastromotiva, Küresel Sosyal Gastronomi Hareketi Öncüsü David Hertz, Gastronominin İyileştirici Gücü konulu, Turyid Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özbek’in Gastrodiplomasi konulu, Levantine Public Diplomacy Executive Director Paul Rockower’in Devlet Markalaşmasinda Gastrodiplomasinin Yeri
Güral Porselen Yönetim Kurulu Üyesi Harika Güralın konuşmaları sonrasında Gazeteci Şirin Payzin moderatörlüğünde; Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman Kavaklidere, Doluca Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Kutman, Mey Genel Müdürü Levent Kömür şarapdan kaçırdığımız ihracaat değerleri dile getirdiler.
Ardından Wine Tourism Association of Spain Başkanı José Antonio Vidal İspanya Şarap Turizminde Nasil Dünya Oyuncularindan Biri Oldu? Konulu konuşması ıskaladığımız ekonomiyi dahada netleştirdi.
Gastronomi Turizmi Nedir?’ oturumunda; TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartin “mademki Gastronomi turizmi diyoruz. Turizm bizim işimiz. Gastronomide bizim “ şeklinde açıklamada bulundu. Moderatörlüğünde, TÜRSAB Gastronomi Turizmi İhtisas Komitesi Başkan Yardımcısı Diğdem Kaçmaz, TÜRSAB Başkan Danışmanı ve Dış Turizm İhtisas Başkanı Cem Polatoğlu ‘TÜRSAB için Gastronomiyi değerlendirdiler.
O’ngo Food İletişim Başkanı Dr. Jai Choi ise ‘Saraydaki Mücevher’ konuşmasında “Küresel yeme içme sektörü 2014 verilerine göre 5.340 trilyon doları aşan bir hacme sahip, yani global otomotiv sektörünün yaklaşık 3 katı. Her sene Kore denince akla ne geldiği soruluyor? Cevaplar, Kimçi, K-pop, Samsung ve LG, Kore Savaşı akla ilk gelen şeyler.
Ancak bir de mutfağımız var. Kore dizileri, K-Pop ve hükümet girişimleri ile Kore restoranlarının tümünün sayısı 2,8 kat artış gösterdi.”
‘Gastronomi Turizminde Özgünlük ve Değer Yaratma’ konusunda ip uçları veren Royal Passage CEO’su Prof. Dr. Sarote Phornprapha; “Yaklaşık 10 sene önce tur operatörlerini eğitmeye ve mutfağımızı tanıtmaya başladık. Burada bir marka vaadinden bahsediyoruz ve ziyaretçilerin verilen vaadin karşılığını bulmaları gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Japan Travel and Tourism Association Uluslararası İlişkiler İcra Direktörü Shinichi Nakamura ‘Geleneksel Mutfağın Turizmdeki Payı’ başlıklı konuşmasında; “ Hepiniz, suşiyi, sakeyi yani kültürel yiyecek ve içecekleri biliyoruz, değil mi? Her bölgenin kendine has farklı yemekleri var. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü, gastronomi turizminin 5 faydası olduğunu ortaya koydu. Biri bir bölgenin sıyrılması, ortaya çıkması; bir diğeri ziyaretçilere turistlere yeni deneyimler sağlaması; farklı bölgelerin, özellikle turizm kaynağı olmayan bölgelerin gelişmesine katkı sunması; bölgelere hikâye kazandırılması ve son olarak da bölgelere yüksek gelir sağlanması” dedi.
Boğatepe Çevre Yaşam Derneği Başkanı - Koçulu Peynircilik Başkanı İlhan Koçulu,‘Gravyer ile Turizmin Gizli İlişkisi’ oturumunda; “Kars’ın Boğatepe köyü şu an; yıllık 44 bin ziyaretçi alıyor. 2018 yılında 6 bin 800 kişi bizden Kafkas kahvaltısı satın aldı. Kars’taki çalışmalarımız ev kadınlarına gelir sağladı, bölgede üretilen gıdalarla yapılan yemekler turizmle değerlenmeye başladı. Bunun en temel göstergesi ise Kars’ta dünden bugüne üretilen gıda çeşitleri, üretilen tohumlar, meyveler ve mutfaklardan çıkan yemekler Kars’ın biyolojik ile kültürel çeşitliliğini ortaya koyarak kültür turlarının destekçisi oldu” yorumlarında bulundu.
‘Lima’dan Bodrum’a’ ile kendi hikayesini katılımcılarla paylaşan The Bodrum Edition Executive Chef’i Diego Munoz; “Peru’daki gelişimi aktarmak için buradayım. Gastronomi anlamında nasıl bu kadar büyük bir başarı hikayesi yakaladığını anlatmalıyım. Peru’da savaş sonrası mahvolan ekonomi bir şekilde ayağa kalkmalıydı. 2000 yılından sonra durum değişti, Peru kültürü tekrardan canlanmaya başladı. Gastronomi sayesinde ülke ekonomisi toparlanmaya başladı. Kimlik ve benlik gastronomi sayesinde gelişti. Diğer alanlarda da büyük gelişmeler yaşandı. Örneğin sanat bunlardan biriydi. Gelenek, çeşitlilik ve kimliğin kucaklanması yani sahip çıkılması ve kim olduğunu anlatmayı başarmamız bu gelişim sürecini hızlandıran ve güçlendiren unsurlar oldu” dedi.
Executive Chef Mathias Cillioniz ‘Peru’da Yereli Yücelten Şefler’ konuşmasıyla örnek bir başarı hikayesini paylaşarak şu ifadeleri kullandı; “4 nesildir Peru’dayız. Bir Alman ismim var ama atalarım İspanyol ve İtalyan. Çocukluğumdan bu yana sebze toplardım; süt sağardım. Yani hep toprak ile haşır neşirdim. Dünyayı işim vasıtasıyla gezdim. Ve nihayetinde sektörümüzde eksiklikleri gördüm, en azından Lima’dan. Perulular düşük fiyatlara çok büyük porsiyonlar tüketiyor. Alışkanlıkları bu yönde. Bütün gün mutfağı açık olan restoran kurmaya karar verdim. Personelim, 8 saatlik vardiyalar halinde çalışıyor. Hem çalışanların fiziki şartlarının iyileştirilmesi hem de atıkların azaltılması için çaba sarf ediyoruz. Besin değeri yüksek ve Peru’ya özgün malzemeler ile ziyaretçilerimizi ağırlıyor, havalı yemekler yapıyoruz.”dedi
Daha pek çok birbirinden değerli konuşmaların özeti kitap oluşturur. Mutlaka farkındalık gün geçdikce artıyor. Böylece hak etdiğimiz üstün seviyelerde dünya payından alarak ekonomik faydayı sağlarız.
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder