Kalkınmanın Lokomotifi Fikirler.
Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Kurucu Başkanı Cengiz Özgencil
9. Boğaziçi Zirvesinde “Eski ekonomilerde toprak ve sermaye kalkınmanın
lokomotifi iken, kalkınma hedeflerine ancak yeni fikirlerle ulaşılabileceğini,
yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi fikirlerdir. dedi
80 civarında ülkeden siyasetçileri, iş adamlarını ve fikir önderlerini
buluşturan, ana teması “Barışın Sürdürülebilmesi ve Herkes İçin Kalkınma” olan zirvenin
açılış konuşmasında; Cengiz Özgencil, özetle "Eski ekonomide toprak ve
sermaye kalkınmanın lokomotifi iken yeni ekonomide kalkınmanın lokomotifi
fikirlerdir. Bu ekosistemde fikirler ne kadar özgür olur ve gelişme fırsatı
verilirse, o fikirler Ar-Ge ve inovasyon olarak hayata geçerse ancak o zaman
kalkınmaya ulaşılır. Üç gün boyunca dünyayı ve üzerindeki tüm canlıları farklı
perspektiflerden ele alacak paneller gerçekleştireceğiz. Devlet, özel sektör ve
sivil toplum kuruluşlarından sayısız değerli ismin kuracağı bu tavsiyeli
diyaloglar; umarım uyum, ahlak ve barış ortamı için sonsuz bir yapıya
dönüşür" dedi.
Avrupa Birliği ve eski Devlet Bakanı Egemen Bağış, Barışın sürdürülmesi adına dünyada en çok emek harcamış olan ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğuna işaret ederek, “ Yıllardır barış için çabalayan ama çabaları reddedilen bir ülkenin liderleri bugün aramızda. Ege'de insanlık dramı yaşanıyor. Her gün boğulan çocukların fotoğrafları yüreklerimizi dağlıyor. Myanmar'da insanlık dramı malesef devam ediyor. Libya'da yaşanan istikrarsızlık hayatı son derece olumsuz etkilemiş durumda. Bir zamanlar günlük petrol satışı 500 milyon euro olan Libya, bugün vatandaşına ekmek sağlamakta zorlanır hale geldi. Katar'ın komşularıyla ilişkileri, Balkanlarda hala bir kıvılcımın bir savaşı başlatabilme ihtimali hepimizin ortak kabusu. Böyle bir dünyanın içerisinde biz barışı nasıl inşa ederiz diye İstanbul'da toplandık" şeklinde çözüm aramak üzere toplantı konusunun önemini vurguladı.
Avrupa Birliği ve eski Devlet Bakanı Egemen Bağış, Barışın sürdürülmesi adına dünyada en çok emek harcamış olan ülke Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğuna işaret ederek, “ Yıllardır barış için çabalayan ama çabaları reddedilen bir ülkenin liderleri bugün aramızda. Ege'de insanlık dramı yaşanıyor. Her gün boğulan çocukların fotoğrafları yüreklerimizi dağlıyor. Myanmar'da insanlık dramı malesef devam ediyor. Libya'da yaşanan istikrarsızlık hayatı son derece olumsuz etkilemiş durumda. Bir zamanlar günlük petrol satışı 500 milyon euro olan Libya, bugün vatandaşına ekmek sağlamakta zorlanır hale geldi. Katar'ın komşularıyla ilişkileri, Balkanlarda hala bir kıvılcımın bir savaşı başlatabilme ihtimali hepimizin ortak kabusu. Böyle bir dünyanın içerisinde biz barışı nasıl inşa ederiz diye İstanbul'da toplandık" şeklinde çözüm aramak üzere toplantı konusunun önemini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Makedonya Cumhurbaşkanı
Gjorge Ivanov, Polonya Eski Başbakan Yardımcısı Jacek Rostowski, Ürdün Senato
Başkanı Faisal Al-Fayez, Çeçenistan Başbakanı Muslim Huçiev, Kuveyt Sanayi ve
Ticaret Bakanı, Khalid Nasser Al-Roudan ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Ali Hasanov birer konuşma yaptı.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, zirvenin temasını oluşturan
barış ve kalkınmanın dünyamız için yaşamsal öneme sahip iki temel ihtiyaç
olduğunu söyledi. Dünyanın 40'tan fazla bölgesinde savaş koşulları olduğunu ve
sıcak çatışmalardan etkilenen insan sayısının son 10 yılda 2 kat arttığını
belirten Akıncı, "Birleşmiş Milletler'in bu ayın başında yayınladığı
rapora göre dünya nüfusunun yarısı günde 2 doların altında bir parayla
geçinmeye çalışıyor. Yoksulluk, açlık, hastalık ve eğitimsizliğe yol açıyor.
Bütün bunlar dünya ölçeğinde barışa uğraş vermenin ne kadar değerli olduğunun
kanıtıdır. Savaşlar tüm insanlara zarar verir, barış koşulları ise kalkınmanın
en önemli ivme kaynaklarından biridir. Barış ortamı yoksa sürdürülebilir
kalkınma yoktur. Öte yandan sürdürülebilir kalkınma yoksa barış ortamı her
zaman tehdit altındadır" dedi
Son dönemde Kıbrıs adasındaki hidrokarbon yatakları ile ilgili
tartışmalara da değinen hem Kıbrıs hem de bölge ölçeğinde barış kalkınma
ilişkisini test etmek için çok önemli bir fırsat bulunduğuna dikkat çeken
Akıncı "Kaynakların birlikte değerlendirilmesini öngören bir vizyon
sayesinde herkesin kazançlı çıkacağı ve kimsenin kaybetmeyeceği bir ekonomik
işbirliği ortamı yaratılabilir. Bu ekonomik ortaklık bölgenin huzura
kavuşmasının anahtarına dönüşebilir. Bugün iki toplum tarihsel bir sorumlulukla
karşı karşıya. İki topluma ait olan doğal kaynakların yine bu iki toplumun
refahını artıracak şekilde değerlendirilmesi şart. Güney Kıbrıs yönetimi ortak
payları tek başına sahiplenme anlayışını terk etmelidir. Adanın
zenginliklerini, projeleri hiçe sayarak sadece kendi hanesine yazma girişimi
tarihsel sorumlulukla bağdaşmaz. Yapılması gereken gerginlik politikası yerine
işbirliği yaklaşımıdır. Kıbrıs'ın çevresinde varlığına inanılan zengin
doğalgazın diğer kaynaklarla da birleştirerek Türkiye ve Yunanistan üzerinden
Avrupa'ya ulaştırılması istikrar ve kalkınma yolunda önemli bir adımdır ve bu
gelişmeler herkese ekonomik fayda sağlayacak. Bundan da önemlisi kalıcı bir
barış ve işbirliği ortamı yaratılacak olmasıdır.”şeklinde durumun ekonomik
getirisini özetledi.
TİM Başkanı İsmail Gülle "Türkiye, 2000'lerin başından bu yana
çok ciddi bir değişim yaşadı. Artık büyümede, üretimde, ihracatta bir dünya
markasıyız. Bugün dünyadaki 250'den fazla ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiriyoruz.
157 ülkeye otomotiv ürünleri, 84 ülkeye uçak ve helikopter parçaları, 180
ülkeye hazır giyim ürünleri, 164 ülkeye beyaz eşya, 113 ülkeye televizyon ihraç
ediyoruz.Ekim ayında yakaladığımız ve Cumhuriyet tarihinin rekoru olan 15,7
milyar dolarlık ihracat, gelecek başarılarımızın da en büyük göstergesi oldu.
Kasım ayında da yine aynı başarıyı devam ettirmeyi hedefliyoruz. İnanıyorum ki
yeni başarılara imza atarak yıl sonunda 170 milyar dolarlık ihracat hedefimizi
gerçekleştireceğiz. Ülkemize 2003 yılından günümüze 200 milyar dolarlık
doğrudan yabancı yatırım girişi oldu" dedi.
Gülle, bu rakamlarda Boğaziçi Zirvesi'nin de önemli rolü olduğuna
işaret ederek "Zirve kapsamında bugüne kadar en az 1,7 milyar dolarlık
anlaşma imzalandı" açıklamalarında bulundu.
Nüfus ve eğitimin artması ile teknolojinin gelişiminin tüm dünya
genelinde ticaret hacminin de artmasını sağladığını söyleyen Dış Ekonomik
İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak "19. yüzyılı imparatorluklar,
20. yüzyılı ideolojiler, 21. yüzyılı ise küreselleşme çağı olarak kabul
ediyoruz. Zamanın böylece hızlı aktığı süreç içerisinde tarih boyunca
insanların birbirini anlamaya en yakın olduğu süreçteyiz. Ama geldiğimiz yerde
bu anlayışı yeterince oluşturamadığımızı görüyoruz. Geçen seneki zirvede 'değişimin
merkezine insanı almalıyız' demiştim, bu görüşümü tekrar ifade etmek istiyorum.
Farklılıklara saygı duyarak ve özgür renklerimizi koruyarak ortak bir dil,
kalkınma anlayış geliştirmek bir ütopya değil, ihtiyacımız. Dünyanın bir ucunda
olup bitenler artık çok yakınımızda duruyor. Artık fikirde ve harekette daha
fazla birlikte olma zamanı" ifadelerini kullandı.
TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Kopuz, dünyanın artık geçmiş
yanlışlarından dersler çıkarmak zorunda olduğunu, küresel barış ve istikrarın
temin edilmesi için herkese sorumluluk düştüğünü söyledi.
Barış ve kalkınmanın aynı elmanın iki yarısı gibi olduğunu belirten
Ali Kopuz, “Biri olmadan diğeri olmaz. Çünkü barış, huzur getirir. Huzur
ticareti artırır. Artan ticaretse, refah ve kalkınmayı sağlar. Ticaret yapan,
savaşı konuşmaz, birbirine kötü bakmaz. Bu nedenle, ülkeler arasındaki
ticaretin gelişmesi, küresel barışa giden en kısa yoldur” şeklinde konuştu.
Kopuz, ülkeler arasındaki ticaret savaşları ve korumacı yaklaşımların,
tüm dünyayı olumsuz etkileyen ve kalkınmayı engelleyen çok yönlü bir tehdit
olduğuna dikkat çekti.
2019 için küresel büyüme beklentisinin bu tür eğilimlerin artması
riski nedeniyle % 3,9’dan % 3,7’ye düştüğüne değinen Ali Kopuz, “Halen dünyada
192 milyondan fazla işiz var ve bu sayı artmaya devam ediyor. Bu tablo
ortadayken korumacılık anlayışı, tam bir kaybet kaybet senaryosudur. Biz TOBB
olarak ticaret savaşları ve korumacılık tehdidini uluslararası tüm kanallarda
dile getiriyoruz. Çünkü biliyoruz ki; ticaret-huzur-zenginlik bir arada
yürüyor. Ticareti ne kadar kolaylaştırırsak, huzura ve zenginliğe o kadar kolay
ulaşırız” dedi.
Kopuz, “Dünya Barış Endeksi’ne göre küresel çapta barış ortamının arka
arkaya dört yıldır gerilediğini görüyoruz. 22 ülkede çatışmalar yaşanıyor.
Birçok ülkedeyse uluslararası terörizmden kaynaklanan sürekli bir tehdit algısı
hüküm sürüyor. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri dahi terör olaylarından büyük sıkıntı
çekiyor. Özetle dünyanın her bölgesinde huzursuzluk var. Böyle bir tablo dünyanın
daha fazla gerilim, daha az gelir ve istihdam üretmesi demek. İşte bölgemizin
hali ortada. Suriye kan ağlıyor” şeklinde konuştu.
ABD ve Çin gibi ülkeler arasındaki ticaret savaşları küresel ölçekte
kırılganlığı derinleştiriyor. Dünyada yeni bir Amerikan tek taraflılığı görülüyor.
Müttefiklerini de dinlemiyor ve hatta uzaklaştırıyor. İran ve Rusya’ya yönelik
tek taraflı adımlar atıyor. İşte tüm bunlar, küresel riskleri ve gerilimleri
artırıyor”dedi
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder