8.12.12

NUM NUM VE MİKLA MARKALARINI BULUNDURAN İSTANBUL YİYECEK İÇECEK GRUBU-YILMAZ PARLAR

SEKTÖRLERİNİN ÖNCÜ VE LİDER İKİ KURUMU GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRİYOR
BÜNYESİNDE NUM NUM VE MİKLA MARKALARINI BULUNDURAN İSTANBUL YİYECEK İÇECEK GRUBU, İŞ GİRİŞİM SERMAYESİ İLE HEDEF BÜYÜTTÜ. BU İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA YİYECEK İÇECEK SEKTÖRÜNE KAZANDIRILACAK YENİ MARKA VE AKIMLAR İLE 100 MİLYON TL CİRO HEDEFLENİYOR.
27 milyon TL yatırımla yiyecek içecek sektöründeki ilk atılımını gerçekleştiren İş Girişim Sermayesi, bünyesinde Mikla ve num num restoranlarının bulunduğu İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun yüzde 61,664'ünü devraldı. Sektörü yeniliklerle tanıştıran İstanbul Yiyecek İçecek Grubu, İş Girişim Sermayesi ile hedef büyüttü: ciro, yatırım süresi boyunca dört katına çıkacak.

İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun kurucu ortağı Mehmet Gürs: " Sektördeki tecrübemiz ve İş Girişim Sermayesi’nin yatırım gücü, çok verimli bir işbirliği oluşturacak. Bugünden itibaren çok daha hızlı ama sağlam adımlarla büyüyeceğiz. İstanbul Yiyecek İçecek Grubu öncü konumunu pekiştirecek ve iş hacminde sağlam bir büyüme gösterecek.”


İş Girişim Sermayesi Genel Müdürü Murat Özgen: "Gelişime açık yiyecek içecek sektörü alanında, Mehmet Gürs gibi lider bir yönetici profiline sahip İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’na yatırım yapmayı uygun bulduk. Ciroyu dört katına çıkarmak için işbirliğine giriyoruz. Bugüne dek, 15 şirkette toplam 110 milyon ABD Doları yatırım gerçekleştirdik."  
Güçlü yatırımların cazibe merkezi haline gelen ve 2011 yılında yaklaşık 17 milyar ABD Dolar ciroya ulaşan yiyecek içecek sektörü, son dönemde hız kazanan yatırımlarla etkileyici bir büyüme sürecine girdi.
İş Girişim Sermayesi, yiyecek içecek sektörünü birçok yenilikle tanıştıran, işletmeleriyle uluslararası ölçekte saygınlık kazanan Mehmet Gürs’ün kurucu ortağı olduğu İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun yüzde 61,664 oranındaki hissesini devraldı.
Hızlı ve güçlü büyümeyle ciro dört katına çıkacak
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun tecrübesi ve İş Girişim Sermayesi’nin yatırım gücünün sinerjisiyle gerçekleştirilecek atılımlar sonucunda, İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun cirosunun yatırım süresi içinde dört kat artması hedefleniyor.
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun stratejik iş planı dahilinde mevcut operasyonel altyapısının üzerine kurulu, farklı müşteri segmentlerine hitaben yeni konseptlerin geliştirilmesi sayesinde, ölçek ekonomisi ve ürün farklılaştırılmasından faydalanılarak, rakipleri arasında daha avantajlı bir konuma getirilmesi amaçlanıyor. Yeni dönemde hızlı ama sağlam bir büyüme sağlanacak, çok daha geniş bir istihdam olanağı yaratılacak.
Mehmet Gürs: "Güçlü bir işbirliği oluşacak"
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun kurucu ortağı Mehmet Gürs, yiyecek içecek sektöründe mutluluk veren gelişmeler yaşandığını belirterek şunları söyledi:
“Önemli birleşmeler gerçekleşiyor, yeni yerli markalar yaratılıyor, güçlü yabancı markalar artan bir ivmeyle Türkiye’ye geliyor. Bütün bu gelişmelerin Türkiye’ye ekonomik ve sosyal değerler kazandıracağına inanıyorum. 2000’li yıllarda kurularak, çok başarılı bir gelişim süreci yaşayan İstanbul Yiyecek İçecek Grubu, birçok açıdan bugün lider konumda bir şirket. Kurumsal yapısı, doğru fiyat fayda dengesi, her zaman iyi yiyecek ve içecek odaklı konseptler yaratabilme becerisi, sürekli eğitime ve gelişime odaklanması, uluslararası operasyonel standartların tam olarak sisteme entegre edilmiş olması, yüksek kalite algısı, yoğun Ar-Ge çalışmaları sayesinde sürekli yenilikler getirmesi ve farklı segmentlerde başarılı olma becerisi; İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nu ayrıcalıklı kılıyor. Uzun süreden beri tanıdığımız ve yaptığı başarılı yatırımlar ile ülkemizin en başarılı girişim sermayesi fonlarından biri olan İş Girişim Sermayesi ile kurduğumuz ortaklıktan büyük bir mutluluk ve heyecan duymaktayız. Sektördeki tecrübemiz ve İş Girişim Sermayesi’nin yatırım gücü, çok verimli bir sinerji oluşturacak. Bugünden itibaren çok daha hızlı ama sağlam adımlarla büyüyeceğiz. İstanbul Yiyecek İçecek Grubu, İş Girişim ile paralel vizyon ve heyecanı paylaşıyor. Her iki kurum da sağlam ve şeffaf bir duruşa sahip. Birlikte kurgulanan büyüme planı her iki taraf için de dinamik ve ulaşılabilir hedeflerden oluşuyor. Bu ortaklık sayesinde İstanbul Yiyecek İçecek Grubu hem nitelik olarak öncü konumunu pekiştirecek, hem de iş hacmi olarak sağlam bir büyüme gösterecek.”
Murat Özgen “Sektöre ve Türk ekonomisine değer kazandırmak için İstanbul Yiyecek İçecek Grubu ile işbirliğine giriyoruz.”
İş Girişim Sermayesi Genel Müdürü Murat Özgen ise, İstanbul Yiyecek İçecek Grubu'nun büyümeye uygun altyapısı, kapsamlı operasyonel geçmişi, mutfak becerisi yüksek ve yeni konseptler geliştirmeye yatkın kurucu ortaklarıyla iyi bir yatırım potansiyeli barındırdığını söyledi. Özgen, şöyle konuştu: "Ülkemizde yiyecek içecek sektörünün hızlı gelişime açık olması, şirketin büyümesi için merkezi sistemlerin ve operasyonel altyapının bulunması, Mehmet Gürs gibi alanında entelektüel bilgi birikimi yoğun olan bir lider yönetici profili ile şirket çalışanlarının ve ortaklarının kurumsal yatırımcının isteklerine aşina olmasından ötürü İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’na yatırım yapmayı uygun bulduk. Sektöre artan kurumsal yatırımcı ilgisi, uluslararası ve yerel zincirlerin Türkiye pazarındaki etkinliklerini artırması ile hizmet kalitesi artacak, yeni marka ve konseptlerin yaygınlaşması hızlanacaktır. Finansal, operasyonel ve yönetimsel alanlarda geniş deneyim ve bilgi birikimimizle şirketin çok daha ileriye taşınmasına katkıda bulunacağımıza inanıyoruz. 2012 yılı sonunda sadece İstanbul cirosunun 25 milyon TL'yi geçmesi beklenen İstanbul Yiyecek İçecek Grubu cirosunun yatırım süremiz içerisinde dört katına çıkması hedefleniyor. Bu yatırımın, gerek kurumsallaşma gerekse de istihdam yaratarak sektörün gelişimine, İş Girişim Sermayesi hissedarlarına ve ülkemiz ekonomisine de önemli değerler sağlayacağına yürekten inanıyorum.”
Özgen, bugüne dek 110 milyon ABD Doları yatırım gerçekleştirdiklerini ve yatırım gerçekleştirecekleri şirketleri, ortaklarının vizyonu, şirketlerin yönetim yapısı, mali performanslarının gelişme potansiyeli, rekabette yarattıkları mukayeseli üstünlük ve yatırımdan çıkış olanaklarını dikkate alarak değerlendirdiklerini de sözlerine ekledi.
Sayılarla Yiyecek İçecek Sektörü1
Türkiye’deki yiyecek içecek sektörünün 2011 yılında gerçekleşen toplam satış miktarı 17 milyar ABD Dolar civarındadır. Sektörün büyüklüğü Türkiye GSYİH’nın yaklaşık yüzde 2’sine denk gelmektedir. ABD’de ise yiyecek içecek sektörünün 2012 toplam büyüklüğünün 632 milyar ABD Dolar olması beklenmektedir. ABD yiyecek içecek sektörü, Türkiye’nin 40 katı büyüklüğündedir. ABD’nin nüfusu ise Türkiye’nin nüfusundan 4 kat fazladır.
2011 yılı itibariyle Türkiye’de yiyecek içecek sektörüne yapılan kişi başı yıllık harcama yaklaşık 230 ABD Dolar’dır. ABD’de ise bu rakam 2 bin 620 ABD Dolar’a ulaşmıştır.
2011 yılı itibariyle Türkiye’de yiyecek içecek işletmesi sayısı yaklaşık 30 bin olup İstanbul’da ise yaklaşık 10 bin civarındadır. ABD’de 2012 yılı itibarıyla 970 bin yiyecek içecek işletmesinin faaliyet göstermesi beklenmektedir.
Yiyecek içecek sektöründe yaklaşık 1 milyon ABD Dolar yatırım ile 100 kişiye istihdam sağlanmakta sanayide ise yaklaşık 10 milyon ABD Dolar yatırım ile 100 kişiye istihdam sağlanıyor.
2012 yılı itibariyle ABD yiyecek içecek sektöründe 13 milyon kişinin çalışması öngörülüyor. Bu rakam ülkenin toplam 130 milyonluk iş gücünün yüzde 10’una denk geliyor. Yiyecek İçecek Sektörü, ABD’de son 12 senedir istihdamın en çok büyüdüğü sektör oldu.

İş Girişim Sermayesi Bilgi Notu

İş Girişim Sermayesi, bugüne dek 15 şirkete yaklaşık 110 milyon ABD Doları yatırım yaptı, ülke ekonomisine 450 milyon ABD Doları düzeyinde sermaye harici kaynak aktarımı; 6 binden fazla kişiye istihdam olanağı sağladı.

İş Girişim Sermayesi 2012 Aralık ayı itibarı ile çeşitli sektörlerde yaklaşık 2,000 projeyi inceledi ve 15 yatırım gerçekleştirdi.

İş Girişim Sermayesi'nin yatırım kriterleri arasında şirketlerin güçlü, deneyimli, yaratıcı ve işini benimsemiş, hızlı karar alabilen, dürüst ve yüksek enerjili yönetim ekibi ve nitelikli insan kaynağına sahip olması yer alıyor. İş Girişim, değer artışı sağlayabileceğini öngördüğü şirketlere yatırım yapmayı hedefliyor.

Bu şirketleri seçerken, faaliyetleri mümkün olduğunca az mevsimsellik barındıran, Türkiye’de kuvvetli talebin bulunduğu sektörlerde faaliyet gösteren yalnız Türkiye’de değil, uluslararası alanda da rekabet avantajına sahip, yasal düzenlemelerdeki gelişmelerden az etkilenen, sektöründe belirli bir konum ve bilinirliğe ulaşmış, belirli finansal ve operasyonel başarı kriterlerini yakalamış olmaları dikkate alınıyor.

Son dönemlerde, hizmet sektörü, perakende, lojistik, eğlence, eğitim İş Girişim Sermayesi’nin ilgisi çeken sektörler arasında yer alıyor.

İş Girişim Sermayesi, gelişme ve büyüme aşamasında bulunan şirketlerde operasyonel katma değer sağlayarak ciro ve verimlilik artırıcı önlemlerle karlılık artışına odaklanıyor. Olgunluk aşamasına erişmiş ve düzenli nakit akışı yaratan şirketlerdeyse finansal mühendislik yöntemleri ön plana çıkartılıyor.

İş Girişim Sermayesi, şirketlerin ihtiyaçlarına göre kurumsal yönetişimin etkin şekilde oluşturulmasını sağlamaktan, süreçler ve karar alma mekanizmalarının sağlıklı işlemesine olanak verecek insan kaynaklarının güçlendirilmesine kadar geniş bir ağda destek sağlıyor.

Organizasyonel ve operasyonel altyapının tesis edilmesinin yanı sıra bütçe disiplini ve doğru-şeffaf raporlama sistemlerinin oluşturulması, finansal risklerin yönetilmesi ve doğru kaynak kullanımı, iç denetimin işlevsel hale getirilmesi, orta ve uzun vadeli rekabetçi stratejilerin oluşturulması gibi konular da yatırım yapılan şirketlerde destek sağlanan önemli konular arasında yer alıyor.

Genellikle minimum 25 milyon ABD Doları ve üzerinde değere sahip şirketlere odaklanan İş Girişim Sermayesi, her bir yatırım projesinin kendine özel yapısal gereksinimlerine göre çözümler geliştirebilme becerisi ve esnek olduğu kadar hedefe odaklı stratejileriyle yatırımlarını gerçekleştiriyor.
2000 yılı Ekim ayında kurulduktan sonra 2004 yılı Ekim ayında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda hisseleri işleme açılan ve bir İş Bankası kuruluşu olan İş Girişim Sermayesi, bugünde dek İstanbul Yiyecek İçecek Grubu da dahil olmak üzere 15 şirkete, yaklaşık 110 milyon ABD Doları yatırım gerçekleştirdi. Bu yatırımları, bilgi teknolojileri, servis hizmetleri, sağlık, perakende ve inşaat yalıtım malzemeleri sektörlerinde gerçekleşti.
Yatırım yapılan şirketlere aktarılan sermaye ve bu sayede güçlenen mali yapıları ile şirketlerin temin ettikleri krediler ile birlikte, Türk ekonomisine yaklaşık 450 milyon ABD Doları sermaye harici kaynak aktarımı sağlandı ve yatırım yaptığı şirketlerde 6.000’den fazla kişiye ek istihdam olanağı yaratıldı. Yatırım yapılan şirketlerin toplam personel sayısında yüzde 42 oranında artış kaydetti.
İş Girişim Sermayesi, yatırım gerçekleştirdiği 15 şirketin 9’undan, tamamından kar elde etmek suretiyle, çıkış gerçekleştirdi. Bu çıkışlardan, ABD Doları bazında yüzde 22,87 düzeyindeki yıllık bileşik getiri elde edildi.

Bu oran, küresel girişim sermayesi sektörü üzerinde araştırmalar yapan Cambridge Associates Ltd. şirketinin 31 Aralık 2011’de yayımladığı verilere göre, Türkiye de dahil olmak üzere gelişmekte olan piyasalarda son 5 yıllık dönemde elde edilen ortalama yıllık bileşik getiri oranı, %10,1 seviyesinin %126 üzerinde, diğer bir deyişle iki katından fazla olarak gerçekleşti. 2013’te yeni yatırımlar gerçekleştirmeye devam etmeyi, önümüzdeki yıllarda yatırım büyüklüğünü artırarak şirketlere 20 milyon ABD Doları’nın üzerinde yatırım yapmayı planlıyor.
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun sektöre getirdiği yenilikler
Mehmet Gürs ve İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun sektöre getirdiği yenilikler ise şunlar:
Türkiye’de ilk “uluslararası konseptte” açılan chef/owner işletmesi (DownTown),   Türkiye’de yayınlanan ilk Restaurant Yemek Kitabı (Downtown Cookbook)
Uluslararası yiyecek ve içecek dünyasında ilk İskandinav ve İstanbul mutfağını harmanlayan konsept (Mikla)
Yeni Anadolu Mutfağı kavramını geliştiren ve buna paralel olarak Mikla’da öncüsü olduğu bu kavramı uygulayan ilk yiyecek içecek grubu
Yok olma tehlikesi yaşayan ton balığını menüden kaldıran ilk yerli yiyecek içecek grubu (num num),  Greenpeace “seninki kaç santim” balık koruma kampanyasında ilk aktif görev alan “sözcü” işletme (num num)
Bünyesinde 2009 yılından itibaren tam zamanlı bir antropolog ile Anadolu’da bulunan yemek kültürlerini ve malzemelerini araştıran ilk ve tek yiyecek içecek grubu
İlk araştırma geliştirme laboratuvarını kuran yiyecek içecek grubu
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu, sektöründe öncü ve lider
İstanbul Yiyecek İçecek Grubu’nun temeli Mehmet Gürs tarafından 1996 yılında atıldı. “Hızlı ve rahat” yemek konseptinden “Rafine Mutfak” konseptine kadar gastronomi sektörünün her dalında faaliyet gösteriyor, yeni akımlara yön vererek Türkiye’de lider konumda yer alıyor. İstanbul Yiyecek İçecek Grubu, yeni vizyoner projelere özveri, heyecan ve başarıyla imza atmaya devam ediyor. İstanbul Yiyecek İçecek Grubu bünyesinde 2005 yılında açılan Mikla Restaurant ile  7 num num (İstanbul Kanyon, İstanbul Meydan, İstanbul Astoria, İstanbul Bağdat Caddesi ve Franchise işletmeleri olan Ankara Panora, Ankara Gordion, Ankara G.O.P) bulunuyor.

7.12.12

Kastamonu- Daday’a gitmelisiniz-Yılmaz Parlar


Dört mevsim do


ğanın tüm güzelliklerini yaşamak için Kastamonu- Daday’a gitmelisiniz


Kastamonu ili; florası, faunası, çok sayıda endemik bitki türü, kanyon, mağara, şelale ve yaylaları ile 4 mevsim doğanın tüm renklerini ve dokusunu yaşayabileceğiniz dünyanın sayılı eko-turizm cennetlerinden birisidir. Daday ilçesi, Türkiye’nin ikinci Sanatoryumuna ev sahipliği yapmış, tedavi edici özellikteki oksijeni üreten ormanları ile doğal bir sağlık merkezidir. Uçsuz bucaksız bin bir ton yeşilin, sarının, turuncunun, mavinin tek karede olduğu Kastamonu Daday’da İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası’nda ise, Cennet’ten bir köşe olarak ‘Yaşam İksiri’ sunulmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), Hannover Messe International İstanbul ve İzmir Fuarcılık A.Ş (İZFAŞ) ortaklığıyla düzenlenen Travel Turkey İzmir Fuar ve Konferansı, bu yıl 6-9 Aralık tarihleri arasında gerçekleşiyor. Fuarın partner şehri olan Kastamonu ili, 4.salonda Kastamonu Valiliği standı içerisinde tanıtılıyor. İksir Resort Town’un aralarında, bulunduğu sektör temsilcileri yer alıyor.

Cennet’ten bir kö
şe Daday’da, ‘Yaşam İksiri’ sunuluyor

Flora faunası, çok sayıda endemik bitki türü, kanyon, mağara, şelale, yayla gibi eşsiz doğal ortamı bünyesinde toplayan ve %70’in üzerinde ormanlık alana sahip olan Kastamonu ili; 4 mevsim doğanın tüm renklerini, dokusunu ve güzelliklerini yaşayabileceğiniz dünyanın sayılı eko-turizm cennetlerinden birisidir. Daday doğal güzelliklerinin yanı sıra, sahip olduğu tarihi konaklar, kaya mezarları, çivi kullanılmadan kündekari tekniğiyle yapılan Türkiye’nin sayılı camilerinden olan Mahmutbey Camiisi, türbeler ve müzeleri ile Hititlerden günümüze uzanan 7 bin yıllık tarihi ile tarih ve kültür hazinesine sahiptir.

Uçsuz bucaksız bin bir ton yeşilin, sarının, turuncunun, mavinin tek karede olduğu, doğal ve tarihi değerleriyle büyüleyen Kastamonu Daday ilçesinde, doğallığı ve konforu birleştiren İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası’nda, Cennet’ten bir köşe olarak ‘Yaşam İksiri’ sunuluyor.

Bol oksijeniyle ciğerlerinizi, görselliğiyle ufkunuzu, 50’nin üzerinde aktivitesiyle yaşamınızı renklendiren İksir Resort Town, 5 duyuya hitap ediyor, yetmiyor; bedeninizi ve ruhunuzu da besliyor.

Aktivite dolu bir yaşam kasabası kurduklarını anlatan İksir Resort Town Tatil & Yaşam Kasabası Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın, “Doğa ve insana saygı felsefesinden yola çıkarak, ‘Yaşam iksiri’ formülünü hazırladık. Doğa, tarih, kültür, spor, hobi, yerel yaşam, doğal beslenme ve 365 günün gizemini yorumlayarak, çok alternatifli yeni tatil anlayışını hayata geçirdik” diyor. Burada ailelerin birkaç nesil bir arada , her yaşın kendisi için çok şey bulacağı ,beraber tatillerin en keyifle yaşanacağı olanakların sunulduğu geniş yaşam alanlarına sahip bir tatil olanakları hazırladıklarını ifade ediyor.

50’nin üzerinde aktivite hayata renk katıyor

“Her gün yeniden doğmak” sloganını benimseyen İksir Resort Town’da, aralarında Kapalı ve açık manejde binicilik eğitimi; doğada atlı safari; dağ bisikletleri ile çevre turları; ATV ile gezi; dünyanın en büyük kanyonlarından olan Valla Kanyonu ve diğer doğal güzelliklere rehberli turlar, Off road; Fayton turları; Trekking; Kano; Soğucaovada yaban hayat gözlemciliği; Kışın hediklerle doğa yürüyüşleri; Snow tube ile kar eğlencesinin bulunduğu 50’nin üzerinde aktivite yapılıyor ve hayata renk katıyor.

Günlük hayatta gerçekleşemeyen özlemler, yaşanabiliyor

Günlük hayatta gerçekleşemeyen özlemlerin yaşandığını ifade eden İksir Resort Town Yönetim Kurulu Başkanı İksir Aydın, şunları söyledi:

“Doğal yaşam ve doğal beslenme, İksir Resort Town Tatil Kasabası’nda konforla bütünleşerek sunuluyor. Gittikçe daralan kent yaşam alanları, stresli iş ve günlük yaşam, doğaldan uzak beslenme gibi birçok neden; gelecek yıllarda insanların daha çok doğayla iç içe olma, bol oksijenle sağlık kazanma, doğal olan ürünle beslenme, hobilerini sevdikleriyle paylaşarak tatil yapabilme isteklerini artırmaktadır. Domates toplamayı ilk defa bahçemizde deneyimleyen çocukların sevinci, atlarla safariden dönerken ormandan topladığı mantarları da yanında getiren misafirin gözlerinden okunan heyecanı, bizleri mutlu ediyor” diye konuştu.

 
Kutu, kutu,

--Daday’da, kısa mesafede gezilip- görülecek yerler


*Daday Kasaba köyü Mahmutbey camii

*Yumurtac
ı Göleti – Ceviztepe arası bisiklet turu 7 kilometre

*Taşçılar Göleti – Yumurtacı Göleti arası bisiklet turu 15 kilometre

*İksir- Kös Deresi arası trekking 3,5 kilometre

*İksir-Göktepe arası ATV, At safari, trekking 7 kilometre

*İksir-Ballıdağ arası trekking 18 kilometre

*İksir-Yumurtacı Göleti trekking 3,5 kilometre, Gölette Göçmen Kuş Gözlemi ve Barbekü

*Soğucaova tesisleri- Ballıdağ Kule arası trekking 9 kilometre

*Elveren Yaylası çeşitli mantar türleri ve kırmızı karıncaların bulunduğu yayladır.

*Karaca ören, 30 kilometre, Balıyla meşhur olan bu köy, ahşap konaklara sahiptir.

Kutu, kutu,
--Daday’dan yapmadan dönme!

********İksir Binicilik Merkezinde;

*temel biniş eğitimleri ve engel atlama

*kışın atlı kızak

*doğada atlı safari

*nostaljik fayton turları

********Yumurtacı Göletinde

*Barbekü

*Olta Bal
ıkçılığı

********Elveren Yaylası ve Ballıdağ mevkinde;

*Mevsimine göre, mantar gözlemciliği ve toplayıcılığı

*********Soğucaova Kış Sporları ve Yayla Turizm Merkezi

*Hediklerle Doğa Yürüyüşü

*Doğal hayatı gözlem safarisi

* kızak, snow tube

 

--Almadan Dönme!

*Daday Tereya
ğı

*Çam Reçeli

*Ya
ş Tarhana

*Üryani erik kurusu

*Selalmaz Bezinden, dokuma tezgah
ında yapılmış Masa Örtüleri

*Şimşir Kaşık

*Örme Sepet

yilmazparlar@yahoo.com



Otelcilik Sektöründe, Türk Genel Müdürlere Bakış-Yılmaz Parlar

Otelcilik Sektöründe, Türk Genel Müdürlere Bakış…  

Sektörde şu an çalışan Türk Genel Müdürlerin çoğunluğu Ön Büro,
Dünyadaki Genel Müdürler ise Yiyecek & İçecek kökenli…

Konaklama sektöründe Türk Genel Müdür trendlerini değerlendiren BW Plus The President Hotel Genel Müdür Yardımcısı Murat Arslan, Türk Genel Müdürlerin çoğunluğunu Ön Büro departmanı kökenliler oluştururken, dünyadaki Genel Müdürlerin ise Yiyecek & İçecek departmanı kökenli olduğunu belirtti.

Türk Genel Müdürlerin erken yaşta iş hayatına atıldıklarını kaydeden BW Plus The President Hotel Genel Müdür Yardımcısı Murat Arslan şunları söyledi:  “Dünyada son 50 yıldır, ülkemizde ise son 25 yıldır turizm sektö­rünün artarak büyümesi ve gelişmesi, otelcilik sektöründe çalışan otel genel müdürlerinin önemini daha da arttırmaktadır. Pazarlamadan satışa, bütçeden güvenliğe kadar birçok noktada verdikle­ri kararlar ile otellerin yönetiminde çok etkin adımların altına imza atan Türk Genel Müdürlerin yetiştirilmesi ve gelişmelerinde; gerekli araştırmaların özellikle otelcilik sektörü eğitimini veren üniversiteler tarafından yapılmasına ve sektörün gelişmesine ışık tutmasına ihtiyaç vardır. Şu an sektörde çalışan Türk Genel Müdürlerin çoğunluğu ”Ön Büro” Departmanı kökenlidir. Daha sonra sırasıyla, Yiyecek & İçecek, Satış & Pazarlama ve Muhasebe Departmanı kökenli çalışanlar gelir. Kat hizmetleri, Teknik Servis, Mutfak ve diğer departmanlarda müdür olarak çalıştıktan sonra Genel Müdür olanların oranları ise oldukça düşüktür.  Dünyada bu sıralama, önce Yiyecek & İçecek Departmanı, sonra Ön Büro ve ardından Satış & Pazarlama Departmanları olarak görülmektedir. Genel Müdürlerimizin büyük bir çoğunluğu da bu pozisyona gelmeden önce Genel Müdür Yardımcısı görevinde bulunmuşlardır.

Ülkemizde son yıllarda, rekabet ortamı ve otel sayılarının hızla artması, yatırımcıların ve otel sahiplerinin otellerini doldurma problemi yaşayacakları endişesi taşımaları, Satış ve Pazarlama kökenli Genel Müdür sayılarında belirgin bir artışın olmasını sağlamıştır.

Genel Müdürler genç yaşta iş hayatına atılıyor, çekirdekten yetişiyor

Türkiye de çalışan Türk Otel Genel Müdürlerinin kariyerleri ile ilgili bir araştırmaya girecek olursanız,  bölgelere göre belirgin farklılıkların olduğunu göreceksiniz. Eğitim durumları, yaşları, yabancı dil bilgileri, mesleğe ilk başladıkları bölümler, bir otelde toplam çalışma süreleri bölgesel olarak değişmektedir. Uluslararası otellerde ve lüks otellerde Genel Müdür olmanın daha zor olduğu hesaba katılırsa, bu otellerde Genel Müdürlük yapan kişilerin geçirdikleri eğitim süreçlerinin daha uzun olduğu görülmektedir. Bu kişilerin, hangi bölümde çalışmaya başlarlarsa başlasınlar zaman içerisinde diğer tüm birimlerle ilgili bilgi ve becerilerini geliştirmeleri ve tecrübe kazanmaları için gerekli eğitim süreçlerinin daha uzun sürdüğü kesindir.
Türk Genel Müdürlerin ilk mesleğe başlangıçlarına baktığınızda, çoğunun genç yaşta iş hayatına atıldığını görürsünüz. Bu yazının bilimsel bir araştırma olmamasından dolayı verilen rakamlar net olmasa da, Otel Genel Müdürü olarak çalışan kişilerin mesleğe ilk başlama yaşının ülkemizde 20-22’li yaşlar olduğunu söylemek yanlış olmaz. Özellikle, sahil kesimlerinde bulunan otellerimizin Genel Müdürlerinin tabir yerinde ise çekirdekten yetişerek o pozisyonlara geldikleri ve çok daha erken yaşta mesleğe atıldıkları söylenebilir. Ayrıca Türk Genel Müdürlerimizin büyük bir bölümü daha okul yıllarında hem okuyup, hem çalışmaya başlamış kişilerdir.
Genel Müdür olmak için iyi bir otelcilik bilgisinden fazlasına ihtiyaç vardır

Bir otelde iyi bir Genel Müdür olmak için otelcilik hakkında çok iyi bilgi sahibi olmaktan daha fazlasına ihtiyaç vardır. Yenilikçilik, yönetim bilgi ve becerileri, şirket politikalarının farkındalığı, iyi bir zaman yönetimi, araştırma ve geliştirme ruhu, iletişim konusunda üstün beceriler, müzakere yeteneği ve sağlam bir kişiliğe ihtiyaç vardır. Bununla birlikte, kişinin fiziksel yapısı, tarzı, hoşgörüsü, güçlü belleği, risk alabilme yeteneği ve sağduyusu da önem taşımaktadır.

Doğru zamanda doğru yerde olmak ve şans faktörü de çok önemlidir

Otel Genel Müdürünün çok iyi delege etme yeteneğine de sahip olması gerekir. Aynı zamanda servis ve mutfak bilgisine, ön büro işlemleri bilgisine, temizlik ve bakım onarım bilgilerine ihtiyacı vardır. Otelin her tarafında tüm otel çalışanları ve misafirleri ile her zaman iletişim halinde olmalıdır. Başarının iyi ilişkiler ve komünikasyondan geldiğinin bilinmesi gerekir. Misafir memnuniyetinin en üst seviyede tutulmasının sağlanması ve her koşulda memnuniyetin ölçülmesi çok önemlidir. Genel Müdürün herhangi bir problem karşısında, konuyla direk ilgilenmesi ve çözüm seçeneklerini hayata geçirmesi şarttır.

Teknik bilginin yanı sıra, tecrübe gerekiyor

Otel yönetimi teknikleri ve stilleri,  planlama ve bütçe yönetimi, kontrol sistemleri ve muhasebe, büyük organizasyonlar ve operasyonu, otelin teknik altyapısı ve diğer teknik bilgiler hakkında mutlaka eğitim almış ve tecrübe kazanılmış olunmalıdır. Bununla beraber yabancı dil bilgisi, bilgisayar ve teknoloji bilgisi, sunum ve iletişim teknikleri,  pazar analizi yapabilme, ekonomik verilerin değerlendirilmesi ve risk analizi yapabilme, protokol bilgisi, zaman yönetimi, baskı altında karar verebilme yeteneği, enerji ve diğer kaynakların korunması ve tasarruf edilmesi ve çevrenin korunması gibi konularda kendisini geliştirmesine ihtiyaç vardır. Bütün bu konuların sadece teorikte değil, pratikte de uygulanmış ve tecrübe kazanılmış olması çok önemlidir.

Sektöre, erkek Genel Müdürler egemen

Ülkemizde Otel Genel Müdürlerinin çoğunluğu erkektir. Bayan Genel Müdürlerin sayısı, maalesef çok azdır. Nedenleri arasında, bayan personele bu konuda çok fazla şans verilmemesi, sektörde çalışan bayan personelin kendi hedeflerinde Genel Müdür olmaktan ziyade belirli bir yaştan sonra arka planda bir ofis işinde çalışıp çok fazla ön plana çıkmak istememeleri, otelcilik sektörünün uzun saatler çalışılıp,  çok fazla sorumluluk alınan zor bir meslek oluşu ve evlilik hayatı ile iş hayatını birlikte yürütmenin getirdiği zorluklar ilk akla gelen nedenlerdendir. Sektörde kendisini yetiştirmiş çok değerli Bayan Genel Müdürlerimiz vardır, fakat sayı olarak erkek genel müdürlere oranları çok düşüktür.

Sektördeki gelişmelerden haberdar olmak gerekir

Genel Müdürlerimizin otelcilik camiasındaki gelişmelerden haberdar olması, kendilerini her fırsatta ve her alanda geliştirmeleri ve değişen trendlerden haberdar olmaları ve bunları kendi otelinde uygulamaları önemlidir. Misafirin istek ve ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde tasarlanmış bir otel yapısı, otelin verdiği servislerin promosyonunun yapılıyor olması, rezervasyon ve satış ağının iyi bir şekilde kurulmuş olması ve verimli bir şekilde çalışıyor olması gerekir. Otelin temiz, konforlu, güvenli, standartları oluşturulmuş,  eğitimli ve alakalı personele sahip olması gerekir.

Hedef ve planlamalar işinizi kolaylaştırır

Otel Genel Müdürleri tarafından kısa ve uzun vadeli hedeflerin belirlenmiş planlı bir çalışmanın yapılmış olması, kalite kontrol sistemlerinin kurulmuş olması, plan ve bütçelerin hazırlanmış olması, sorumlulukların ve görevlerin belirlenmiş olması gerekir. Bunlarla beraber, personel eğitimlerinin planlanmış ve yapılmış olması, iletişim ağının ve seviyesinin belirlenmiş olması, otel oda ve tüm diğer bölümlerinin yıllık periyodik bakımlarının yapılmış ve planlanmış olması gerekir. Gerekli tüm lisansların ve eğitimlerin alınması da çok önemlidir. Otel ile ilgili alanlarda yapılması gereken sigorta işlemlerinin yapılıp, hazır hale getirilmesi sizi birçok konuda rahatlatacaktır.

İşinizi iyi yapın, asansöre bindiğinizde en yüksek düğmeye basmaya hazır olun

İşinizi iyi yapın, elinizden gelenin en iyisini yapın. Giyiminize her zaman özen gösterin, saç bakımınızı ve makyajınızı her zaman sade ve bakımlı yapın. Kibar olun, personelinize karşı güvenilir ve kabul görür bir tavrınız olsun. Dikkatle dinleyin, dürüst olun, misafirleri selamlayın, gerekli yerlerde gerekli tavsiyeleri yapmaktan korkmayın. Öğrenebileceğiniz ve kendinizi geliştirebileceğiniz her fırsatı değerlendirin. Kendinizin her konudan haberdar olabileceği bir organizasyonu kurup, otelde olup biten her şeyden haberdar olun. Verilen tekliflerden, promosyonlardan, özel organizasyonlardan, VIP kişilerin kim olduğundan ve gruplardan haberdar olun. İmkanınız oldukça, dünyanın her tarafında çalışıp oradaki çalışmalar ve servis hizmetlerinden haberdar olun.

Otel yöneticileri veya otel sahiplerinin büyük bir kısmı Otel Genel Müdürlerini ve departman müdürlerini kendi elemanları içerisinden seçmek isterler. Eğer siz, tüm bu vasıflara sahipseniz ve asansöre bindiğinizde üst düğmelere basacak kabiliyette iseniz, promosyon alacak kişinin siz olduğunuz kesindir.

Bir şeyin altını kalın “Board Marker” ile çizmekte yarar görüyorum ki: 

“Believe is good, control is better” 
“Güvenmek güzel, fakat kontrolü asla elden bırakmayın”

yilmazparlar@yahoo.com

6.12.12

PARLAR MEDYA: EGD’DEN ÇEVREYE DUYARLI SES-“YAŞAMINA SAHİP ÇIK”-Y...

PARLAR MEDYA: EGD’DEN ÇEVREYE DUYARLI SES-“YAŞAMINA SAHİP ÇIK”-Y...: EGD’DEN ÇEVREYE DUYARLI SES         “YAŞAMINA SAHİP ÇIK” Başta emeği geçen Ekonomi gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak olmak üze...

EGD’DEN ÇEVREYE DUYARLI SES-“YAŞAMINA SAHİP ÇIK”-YILMAZ PARLAR

EGD’DEN ÇEVREYE DUYARLI SES
        “YAŞAMINA SAHİP ÇIK”

Başta emeği geçen Ekonomi gazeteciler Derneği Başkanı Celal Toprak olmak üzere  Küresel Isınma Kurultayı herkesi sorumlu tutan, farkındalığı artırma odaklı sürdürebilirlik planlı çevreye saygılı, değerli stratejisi ile çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.


4 Aralık 2012 tarihli İstanbul Yeşilköy TAV Airport Hotel’de gerçekleştirilen 4. Küresel Isınma Kurultayı Kitap Tanıtım toplantısında EGD Başkanı Celal Toprak , geçen yıl 4.ncü yapılan tüm  Kurultay çalışmalarını özetledi. Basında çevreye ait haber, makale vs. her türlü yazıları ve verilen önemi mukayeseli ölçümlemeleri bir anekdotla aktarırken konuya daha duyarlı yaklaşılması gerektiğini bilinçaltı göndermeler yaparak vurguladı.

Ekonomi gazeteciler Başkanı Celal Toprak ile EGD yönetimi ve üyeleri birlikte, İSO Başkanı C.tanıl Küçük, Tesco iklim değişikliği Direktörü Helen Fleming, TAV sürdürülebirlik Grubu Lideri Necdet Büyükbay, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, CNR Holding Yönetin Kurul Başkanı Cetda Erem, ENVERDER Genel Başkanı Erkan Gürkan, BD Otomotiv Yönetin Kurul Başkanı Osman Boyder, İYSAD Yönetin Kurul Başkanı Sadık çelik, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, TEMA VAKFI, ÇEVKO, Kosta Rika Fahri Konsolosu, Avrupa Akdeniz iklim Değişikliği merkezi İstanbul Meteoroloji Bölge Müdür, Biota Laboratuar Genel Müdürü, gibi Kurumların temsilcilerin katılımıyla İSO Genel Müdürlük Binasında 22 kasım 2011 gerçekleşen Küresel Isınma Kurultayındaki tüm tebligler TAV’ın sponsorluğuyla kitap haline getirildi, ve 04 Aralık 2012 tarihinde Yeşilköy Hava Limanındaki TAV Airport Hotelde Lansmanı yapıldı. Kurultayda emeği geçenlere “Çevre Dostu Sertifikaları” verildi.


Ekonomi gazeteciler Başkanı Celal Toprak Kurultayda bulunan uzun yıllar İTO Başkanlığı İTO Meclis Başkanlığı yapan Nuh Çimento yönetim kurul Başkanı Atalay Şahinoğlu’nu yaptıkları çevre ile ilgili çalışmalarını bilgilendirmesiı için kürsüye davet etti.

Nuh Çimento yönetim kurul Başkanı Atalay Şahinoğlu Ekonomik kazanç sağlamak için çıktığı yolda çevreye de hiçbir kara atık bırakmadıkların altını çizdi.
Bacalarında çıkan 300-400 derece sıcaklığı klimalara ve ısınmaya dönüştürürken gerek kazandıkları ısınma tasarruflar bedeli gerekse atmosfere sara gazı atığına mani olmalarını dile getirdi.
Sanayicilerin ve Belediye Kurumlarının bir kısmının, Atık suları temizlendikten sonra denize aktarılan suyun haricindeki atık çamurun “Tarlalara Gübre” kandırmacısıyla bırakan ve hakikatde zararlı kansorojen ihtiva eden maddelerin bulunduğunu ve bununda toprağı verimsiz haline getirdiği gerçeğini gözler önüne serdi. Nuh Çimento olarak kendilerin Fransız Kalkınma Ajansı L'Agence Française de Développement (AFD) 0.2 libor faizli yaklaşık 30 milyon dolarlık kredi temin ettiklerini Atık çamurlarının yakarak hem enerji ısınma gibi fayda sağladıklarını hemde havaya çevreye atık bırakmadıklarını,Tüm Belediye kuruluşlarına ve Sanayi kesimine örnek teşkil ettiklerini ifade etti

Ekonomi gazeteciler Başkanı Celal Toprak Ana sponsor TAV adına Başarılı çevre çalışmaları hakkında bilgi vermeleri için TAV Havalimanları Sürdürülebilirlik Grubu Lideri Necdet Büyükbay  Avrupa’yı ve TAV Havalimanları Kurumsal İletişim Koordinatörü Bengi Vargül’e söz verdi.

Toprağa Hürmet
TAV Havalimanları Sürdürülebilirlik Grubu Lideri Necdet Büyükbay  Avrupa’yı yakından takip ederek   Atatürk, Esenboğa ve İzmir Adnan Menderes Havalimanları’nda karbon salınım çalışmaları yapıyoruz. Tüm çalışmalarımızı toprağa hürmet için gerçekleştiriyoruz. Çevreye özen göstermekle kalmıyoruz ekonomiye de kazandırıyoruz. Sürdürülebilirlik  bilinci sadece yasal yaptırımlarla olmamalı. Medyanın sürdürülebilirlik için rölü çok büyük. Medyada büyük rol oynayan Başta Başkanları Celal Toprak olmak üzere, EGD’ye çok teşekkür ediyorum.” 


TAV Havalimanları Kurumsal İletişim Koordinatörü Bengi Vargül “Sürdürülebilirliği ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarıyla değerlendirmek gerekiyor. Tüm çalışanlarımıza sürdürülebilirlik konusunda eğitim veriyoruz. Bunun için bir okulumuz da mevcut. Tüm çalışmalarımızı gönülden yapıyoruz. Çünkü havacılık alanında sürdürülebilirlik çok önem verilmesi gereken bir konu.” 

Lansman sonrası katılımcılara Çevre Dostu Setifikaları verildi.


1.12.12

CeBİT FUARINDA EGD’DEN BEYİN FIRTINASI-YILMAZ PARLAR


CeBİT FUARINDA EGD’DEN BEYİN FIRTINASI


Başkanlığını Celal Toprak’ın yaptığı Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) "Yaşam Teknoloji ve Girişimcilik'de Yeni Arayışlar" başlıklı forum düzenledi.
Çok interaktif geçen forumun panelinde sorgulama ve cevapları konu otoritelerinden tüm gerçekliğiyle sergilenmesini sağlıyarak zihinlere berraklık getirdi.  

Ekonomi Gazetecileri Derneği üyelerin bilişim sertifikalarını, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve forumun oluşmasına destek veren TEB'in Genel Müdürü Varol Civil verdi.

CNR Expo Yeşilköy İstanbul’da düzenlenen 29 Kasım-2 Aralık 2012 tarihleri arasında gerçekleşen Bilişim ve Teknoloji ve İletişim Platformu CeBIT 2012 Fuarı’nda, EGD’ nin organize ettiği 1 Aralık 2012 tarihli foruma Ekonomi gazeteciler ile birlikte bilişim sektörün ilgili tüm temsilcileri katıldı.

Moderatörlüğünü EGD Başkanı Celal Toprak’ın yaptığı foruma; AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, KOSGEB Başkan Yardımcısı Metin Şatır, TEB KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Turgut Boz, Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, Sabah Gazetesi Teknoloji Editörü Timur Sırt, Maxihaber.net Genel Yayın Yönetmeni Aykut Altındağ ve TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Aktepe konuşmacı olarak katıldı.


Panelin moderatörü EGD Başkanı Celal Toprak kısa bir dünya ekonomisi hakkında  ufuk turu yaparak örneklemelerden sonra, İspanya  ekonomisinin düşük grafik çizmesine rağmen, Dünyanın en büyük ilk 500 şirketi arasında şirketleri oluşu bizim henüz neden ilk 500 de olmayışımızın sorgulamasını hançer gibi sebebleri düşünen beyinlere saplarken,bir taraftanda acaba İstanbul’u sokabilirmiyiz nasıl bir örtüşme sağlarız gibi ikinci bir kapı açtı. İstanbul için bu düşünceyi AB bakanı Başmüzakereci Egemen Bağış’a tevcih etti.


CeBİT fuarına gelen, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,”Forumunuzu duyunca ilk ayağımı buraya attım.” Dedi. Bakan Egemen Bağış kısa selamlama konuşması yaparak, “Avrupa’da İstanbul ile ilgili tanıtım kampanyası yapacağız. İstanbul batının doğusu, doğunun batısıdır. İstanbul’suz bir Avrupa eksik kalır, İstanbul’suz bir Avrupa fakir kalır. Bu sloganını yerleştireceğiz.”dedi.
Bakan Bağış, aralarında bizim de olduğumuz bazı ekonomi gazetecilere bilişim sertifikalarını verdi.    



Panelde konuşmacıların özet konuşmaları;


Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve Teknolojileri AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Önder, 5 yıl gibi kısa sürede de daha fazla müşteri ağı, piyasa payı ve kaliteli ürünü yakaladıklarını neden olarak İşletmelerin,30 yılda sağladıkları piyasa payı, pazara ulaşımı ve etkisini gibi süreçlerinin; bilgi teknolojileri altyapısıyla 5 yıldan daha az süreye indiğini belirtti. 


Mehmet Önder “Yeniçağ fırsatları yakalamak ancak‘iş modellerinin’ hazırlanması gerekir. Yazılımdaki gelişmeler ile  bazı iş kolları önemini yitirirken, yeni iş kolları ve fırsatları doğdu. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan turizme varıncaya kadar bütün süreçlerin içerisine, hayatımızın her anını yöneten ve etki eden bir sistem olarak, bilişim girdi” dedi.

KOSGEB Başkan Yardımcısı Metin Şatır, geçmişte mezun olanların devlet kurumları veya büyük bir şirkette çalışmayı düşünürken, son yıllarda yeni bir fikir veya proje üreterek girişimci olma konusunda ciddi bir talebin olduğunu belirtti. KOSGEB olarak girişimci felsefesinin yayılmasına büyük katkı verdiklerini ifade eden Metin Şatır, sektöre ve ülkeye değer üretmekten duydukları memnuniyeti dile getirdi.
 
Forumun önemine değinen Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Varol Civil, bankacı, sanayici, basın mensubu olarak elbirliğiyle katma değer üretilmeye çalışıldığını söyledi. Banka olarak KOBİ’leri ve girişimcileri desteklediklerini anlatan Genel Müdürü Varol Civil, birçok konuda başarılı projeleri hayata geçirdiklerini kaydederek, desteklerin sürmeye devam edeceği belirtti.

TEB KOBİ Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Turgut Boz,  “Kobi bankacılığı konusunda önemli projelerimiz bulunuyor. Aynı zamanda, TEB Girişim Evi’ projemiz ile bugüne kadar 270 öğrenciye destek verdik. Girişimcilere, kaynak desteğinin yanı sıra, iş planlarının hazırlanmasından satış-pazarlamaya, şirket yönetim becerisinden hukuk bilgisine kadar geniş yelpazede eğitim sağlıyoruz. 2023 yılında, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyorsak, girişimcileri desteklemeliyiz. Banka olarak, girişimcilere desteğimizi arttırarak sürdüreceğiz” dedi. 

Sabah Gazetesi Teknoloji Editörü Timur Sırt, “Akıllı cihaz, kimine göre su ısıtıcısı, kimine göre alarm olabiliyor. Teknoloji hayatımızın ve iş yapış şeklimizin içerisine girdi. Burada, önemli olan teknolojiyi ve değişimi en iyi şekilde yönetmektir. Mesela, ABD deki kasırga sırasında, hangi benzin istasyonunda benzin olup olmadığı ve istasyonda sıra olup olmadığı, sosyal medyada bir üniversite hocası ve lise öğrencilerinin oluşturduğu bir platformdan katkı sağlanmıştır” dedi. 

 Maxihaber.net Genel Yayın Yönetmeni Aykut Altındağ, geçmişte kaçırılan fırsatlara örnekler vererek, geleceğe ilişkin yeni iş fırsatlarının hayata geçirilmesinin önemine değindi.

Sosyal ağlarla birlikte, hayatın sanal dünyada yaşanmaya başladığını da anlatan Aykut Altındağ, daha hızlı bir haberleşme ve daha az uyuma gibi bir sürecin insan hayatına girmesine rağmen, diğer yandan sevgiyi gösterme ve paylaşımın azaldığına da dikkat çekti.

Türkiye’nin teknolojiyi kullanmada bir sıkıntısı olmadığını anlatan YASAD Başkanı Doğan Ufuk Güneş, teknolojiyi üreten ülke konumundan, teknolojinin sahibi olan ülke konumuna geçilmesi gerektiğine değinerek, yazılımda uluslararası fırsatların yakalanabileceğini söyledi.

1998 ile 2004 yılları arasında Türkiye Bilişim Derneği başkanlığını yaptığını anlatan TOSYÖV Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Aktepe, bilişim hafızası ve kavramlarının oluşması noktasında büyük emek verdiklerini anlatarak, geleceğin bilişimde olduğunu ve devletin bilişime daha fazla destek vermesinin önemine değindi.

Panel sonrası EGD Ekonomi Gazetecileri Üyeleri Başta Başkanları Celal Toprak olduğu halde, CeBİT Fuar alanını gezdiler.. Bir Çok Bakanın ve  Belediye Başkanların ziyaret ettiği ve fuar standlarında düzenledikleri sosyal medya konulu toplantılarına katıldılar.  





25.11.12

PARLAR MEDYA: MMG ve KÜLTÜR TURİZM BAKANI-YILMAZ PARLAR

PARLAR MEDYA: MMG ve KÜLTÜR TURİZM BAKANI-YILMAZ PARLAR: MMG ve KÜLTÜR TURİZM BAKANI AYNI GÖRÜŞTE Mimari medeniyet duruşu,Ülkeyi Turizme ve Geleceğe taşır. Rant uğruna Zerafetden yoksun insan ölçe...

MMG ve KÜLTÜR TURİZM BAKANI-YILMAZ PARLAR

MMG ve KÜLTÜR TURİZM BAKANI AYNI GÖRÜŞTE
Mimari medeniyet duruşu,Ülkeyi Turizme ve Geleceğe taşır. Rant uğruna Zerafetden yoksun insan ölçekli olmayan binaların aynılaşma kalıpları şehrin tarihini kültürünü de siliyor. 
Genel Başkanlığını Avni Çebi’nin yaptığı Kısa Adı MMG olan  Mimar ve Mühendisler Grubu üyeleri 26 kasım 2012 tarihinde  Akgün İstanbul Hotel'de düzenlediği çalışma toplantısında  T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile bir araya geldi.


Tümata (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) 4000-1000 yıl öncesi gibi ve en yakın tarihli 200 yıl öncesi müzikleriyle orijinal enstrümanlar eşliğinde örneklemeler sunarken nefis konserlerine çay ve hasta iyileştirme rituelleriyle katılımcıları büyülediler.

 
MMG Genel Başkan Yardımcısı Kadem Ekşi sunuculuk görevini üstlenerek ilk sözü  MMG Genel Başkanı Avni Çebi’ye verdi.
Mimar ve Mühendisler Grubu Genel Başkanı Avni Çebi mimarlık adına gittikçe daha da kötüye giden İstanbul görünümünde çok net vahim tablo çizerken sık sık yüksek potansiyelli destek takdir alkışı aldı.
Avni Çebi konuşmasına öncelikle MMG’nin çalışmaları hakkında bilgi verdi.Yapılan çalışmaların sürdürülebilir olmasına son derece özen gösterdiklerini altını çizdi.


Şehircilik üzerine yapılan çalışmalarda herkesin duyarlı olması gerektiğini gelecek nesillerin mimari ve kültürel eserlerimizi görüp göremeyecekleri, koruyup koruyamayacakları yada kullanıp kullanamayacakları hakkında endişe içinde olduklarını vurguladı. 
Çamlıca tepesi üzerine yapılacak Camii için “Hem proje süresi kısa hem de özgün bir tasarımı yok. Yapılacak projeler, malzemesiyle, mimarisiyle, estetiği ve fonksiyonuyla bugünün birikimini geleceğe taşıyacak bir yapıda olması gerekirdi. Bizler MMG olarak böyle bir camii için uluslararası yarışmaların düzenlenmesi gerektiğini ifade etmiştik. Yarışma yapıldı ama verilen süre çok kısaydı. Memleketimizde geleceğe ait abidevi bir eserin yapılması için mimarların, şehir plancılarının, sosyologların heyecan duyacağı bir atmosfer maalesef oluşturulamadı. Bizlerin bugünü ve geleceği yansıtan bir eseri ortaya koymaya çalışmamız gerekir. Geleceğe damga vurabilecek mimar ve mühendisler yetiştiren Türkiye'nin, özellikle bu hassas proje için aciz gözükmemesi gerekir. Türkiye'de cami sorununu yok. Neden böyle aceleye getirildiği sorusunun sorgulanması gerekir.  Derhal yapılan yarışma iptal edilmeli.Mimarlarımıza yeterli sürenin verilmesi, yeni imkanlar tanınması gerekir.”dedi.   
Avni Çebi, konuşmasına Taksim'in Yayalaştırılması planları hakkında;   “Çağlayan'daki Adalet Sarayı önünde yapılacağı söylenen meydanın maalesef yapılamadı.  Giriş ve çıkışlardaki olumsuzluklar yüzünden meydana çevrilemediğini, benzer şekilde Taksim'de de tekrar hatalara düşülmemesi gerekir.”şeklinde endişelerini dile getirdi.
Ayrıca Çebi “Devletler de toplumlar da zaman zaman kendilerini yeniler  Fatih'te yapılan imar düzenlemelerinin de gözden geçirilmesi gerekir.  Yaklaşık 200'e yakın tarihi eserin 2012'de yapılan yeni imar planında plandan çıkarılmasına karşı çıkmamız ve imar planından çıkarılan zenginliklerimizi yeniden ihya etmemiz gerekir. Dedi.
Turizmin gereği ve geleceği olarak da  "Bugün Türkiye, gelen 10 milyon turisti 30 milyona çıkartmak istiyorsa, bunu AVM'ler açarak yapamaz, tarihini ve kimliğini koruyarak, geleceğe taşıyarak yapabilir. Eğer muhafaza etmemiz gereken değerleri koruyamazsak, bundan 50 yıl sonra kurduğumuz şehirlerde biz insanları neye davet edeceğiz? Niçin insanlar İstanbul'a gelsin? Tüm dünyada yapılmaya çalışılan, şehirleri aynılaştırmak. Binlerce yıldır oluşturulan kültürel birikim, estetik değerler ve farklılıklar aynılaştırılma sürecinde kaybediliyor. Acaba o peşinde koştuğumuz konut projeleri bizleri geleceğe taşıyacak mı? O çok katlı yapılarda insanlarımız yaşlandığı zaman, yada özürlü olduğu zaman yaşayabilecek mi? Çok katlı yapılan binalarda bir arkadaşımız felç getirse çoğu binada bir sedyenin gireceği asansör bile yok.
Bugün 4+4+4 eğitim sistemine geçiliyor ama 5.5 yaşındaki çocuklarımız 3 katlı bahçesi olmayan okullarda okutuluyor. Çocukların ilk sosyalleşmelerinde okullarına yürüyerek gidip gelebilmeleri lazımken, sürekli ellerinden tutularak servislerde taşınan insan konumuna düşüyorlar." Dedi.

Ertuğrul Günay, İstanbul hakkında yanlış atılan adımların kıyı şeritlerin dahada içerlere çekilerek kişisel sahiplemelerin kamuya döndürülmesi konuşmalarına kadar tüm söylenenlere katıldığını aslında söylenecek söz kalmadığı şeklinde destek veren sözlerinden sonra bakanlığın İstanbul’daki çalışmalarını ve Bazı Anadolu çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
“Siluetime Dokunma” bu slogandan çok etkilendim.Tüm parlementerlere birer tane gönderdim. Ancak cevap alamadım.”
Mimari eserlerin tarihten kopmadan kültürle iç içe olması gerekir. Gelecek nesillere kaliteli tarihi mirasların bırakılabilir. 
Kültür olmadan yapılan turizm eksik ve amaçsız kalır. Anadolu’da binlerce yıllık medeniyetlerin bıraktığı binlerce kültürel eserler mevcut.  Kültürel eserlerin çoğu unutulmuş kendi dönemizde sahip çıkmaya başladık.
 Milas'ta Selçuklu evlerini, Roma mozaiklerini ve Karya Lahdini bir alan içinde onarmaya çalışmaktayız. Üç farklı medeniyetin nasıl birbirinden etkilendiğini rahatça görebileceğiz.
İstanbul’da yapılan çok katlı yapılar İstanbul’un tarihi mirasını bozdu. Bu yapıları yapanlar büyük bir açgözlülük içinde tarihi kültürü mahvetmiştir.”
İstanbul’da varolan veya varolmaya çalışan tarihi ve kültürel mekanlarına olduğunca özen göstermeye çalıştıklarını söyledi. Çalıştıkları dönemde Sultanahmet civarında ki tarihi yapıların lojman olarak kullanıldığının tespit ettiklerini ve hemen bu lojmanların kaldırılıp tarihi yapıları koruma altına aldıklarını örnek gösterdi. Bu örnek dışında birçok tarihi mekanı tekrardan hayata kattıklarını söyledi. Türk Tarih Müzesi’nin altındaki otoparkı,Topkapı Sarayı’nın avlusunda Matbaa Lisesi’ni,Topkapı Sarayı’nın içinde dört tane askeri deposunu kaldırıp hayata kattıklarını belirtti. Büyükşehirleri  yöneten kişilerin Dresden’i,Floransa’yı,Madrid’i görmesi gerektiğini söyleyen Günay, restore edilen binaların tepesine reklam asmanın dünyanın hiçbir ülkesinde hiçbir tarihi mekanında olmadığını belirtti.
Ülkemizden çalınarak yabancı ülkelerde satışa sunulan kültürel eserlerin geri iadesi için çalışma yaptıklarını ve başarılı olduklarını belirten Günay, Süleymaniye Külliyesi’nin altındaki dükkanların önceki dönemlerde satıldığını ve şu anda satış yapılmadığını direk olarak deri imalatı yapıldığını söyledi. İmalat sırasında tehlikeli maddelerin külliyeye büyük derecede zarar verdiklerini sözlerine ekledi.  Bu durumu düzeltmek için büyük bir çaba sarf ettiklerini ancak hala tarihi Külliye’nin durumunun iyi olmadığını söyledi. Beyazıt’ta bulunan Koca Ragıp Paşa Kütüphanesi’nde ki vehim durumu kısmen düzelttiklerini ve restorasyonun bitmek üzere olduğunu söyledi.

Ertuğrul Günay, mimari teknikler ve yapı malzemesi bu kadar gelişmişken, oturup var olanlardan birinin taklidini yapılmaması gerektiğini savundu. Günay, Çamlıca'ya yapılacak caminin iki binli yıllara yakışır, İslam mimarisinin geleneğini koruyan, büyüklüğü ile değil güzelliği ile ön plana çıkan bir cami olması gerektiğini ifade etti. "Marifet büyük bir şey yapmak değil zarif bir şey, güzel bir şey yapmak." diyen Bakan Günay, yeni caminin boğaza mücevher gibi dizilmiş camilerin tacı olması gerektiğini söyledi. Günay Çamlıca'ya, Kırım'da bulunan Ak Mescit gibi bir cami yapılması önerisinde bulundu. "İstanbul'da bir Ak Mescit yok. Böyle mücevher gibi bir şey yapalım. Bakın Kırım'da var, Kazan'da var ama İstanbul'da yok. Cesametiyle değil zarafetiyle ortaya çıksın, pırıl pırıl olsun. Tacın yakutu gibi orada gözüksün. Hatta adı da Ak Mescit olsun." dedi. Türkiye’de olan tarihi yapıları ellerinden geldikçe korumaya çalıştıklarını ve dikey yapıları yapmak yerine tarihimize insanımıza uygun yapıların inşa edilmesi gerektiğini, Akdeniz mimarisinde karşısında çıkan kaliteli tarihi yapıların bu emsalsiz şehirde görmek istediğini ve yeni, açgözlü, rant mimarisinin inşa ettiği yapıları görmek istemediğini söyleyerek konuşmasını tamamladı
yilmazparlar@yahoo.com