Yaşanabilir Şehirler
Sempozyumu (Livable Cities Symposium) Embarq Türkiye tarafından 20 Kasım 2013
tarihinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Türkiye’den İstanbul Teknik
Üniversitesi, İETT, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi, Seferihisar Belediyesi, Başakşehir Belediyesi’nin katıldığı
sempozyumda Dünya Bankası, Embarq ABD, Meksika ve Hindistan ofisleri ile Gehl
Mimarlık ve Yard 9 tasarım ofislerinden uzmanlar 21. Yüzyıl’da “Yaşanabilir
şehir nedir?” ve “Yaşadığımız şehirler yaşanabilir mi?” sorularını öne
çıkararak, insanı merkeze alarak şehirlerin doğayı, iklimi ve kentsel dokuyu
koruyan bir anlayışla yeniden tasarlanması gerekliliğine vurgu yaptılar.
2008 Yılından beri
yapılan indekslerde son 2 yıldır Melbourne şehrinin 1. Sırada bulunduğuna
dikkat çeken uzmanlar 2007 yılında “Yaşanabilir Kent Projesi” hazırlayıp
çalışmalara başlayan New York (NY) Belediyesi’nin şehirde yaşayanları
bilinçlendirme ile katılımı sağlayarak özellikle yaşam kalitesini yükseltme,
parklaşma gibi başlıkları başarıyla uygulamaya geçirdiğini belirttiler.
Yaşanabilir Şehirlerde
toplu taşımanın en ideal çözüm olduğu vurgulanırken, şehirlerin doğru
planlanması, mimari tasarımın doğruluğu ve uluslar arası iş yapma
potansiyelleri göz önüne alınarak insan hareketlerine göre planlamanın kazaları
%40 oranında azalttığını araştırmaların gösterdiğine dikkat çekildi. Ayrıca
yapılan araştırmaların yayalaştırma projelerinin bölgedeki ekonomiyi
canlandırdığını ortaya koyduğu belirtildi.
Sempozyumda Yaşanabilir
Şehirlerin Yönetimi, Yaşanabilir ve Sürdürülebilir Şehirler, Kentsel Gelişim ve
Erişebilirlik İyi Uygulamalar ve Toplu Taşıma Odaklı Gelişme ve Güvenli Trafik
başlıkları altında dört panel gerçekleşti. Sürdürülebilir Kampüs Projesi ile
yeni uygulamalara örnekler anlatıldı.
Yaşanabilir Şehirlerin
Yönetimi panelinde Türkiye’nin başarılı kent ve belediyecilik projeleri
tanıtıldı. Toplu taşımanın geliştirilmesi ve yayalaştırma projeleri ile kentsel
gelişim, kamu güvenliği ve sağlığı üzerine etkileri vurgulandı.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Dış İlişkiler
Daire Başkanı Ümit Güney, son yıllarda gerçekleştirdiği projeleri görsel bir
şölenle birleştirerek Porsuk çayını nasıl temizleyerek hem çevresini
yaşanabilir alanlara dönüştürdüğünü hem de teknelerle Avrupa’da örnekleri
görülen şehirlerdeki gibi turizme kazandırdıklarını anlattı. Hal binasının
nasıl bir yaşam alanına dönüştüğünü, Saman Pazarı Evleri’nin restorasyonu,
çocuklar için yaptıkları temalı parkı ve Eskişehir plajını eski-yeni
fotoğraflarıyla karşılaştırmalı olarak sundu.
Başakşehir Belediyesi
Başkanı Mevlüt Uysal, 2008 yılında kurulan yeni bir belediye olmalarına rağmen
nüfus artışına paralel olarak yaşanabilir bir bölge olmasını sağlama
çalışmalarını anlattı. Avrupa Birliği Living Lab kapsamında yaptıkları
Teknolojinin halka ulaştırılması çalışması ile her eve fiberoptik kablo ve 1
GB’lık internet erişimi sağlanmasını anlattı.
Türkiye’deki ilk
Cittaslow şehir olan Seferihisar
Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, Sürdürülebilir Yerel Kalkınma Sürecinde
Seferihisar sakinlerinin sadece kendi ürettiği ürünleri satmak üzere kurduğu
Üretici Pazarları örneğini, kurdukları Tarım Üretici Birliklerini, Tohum
Seferberliği ve yapılan 6 günlük fuarda her günün halkı oluşturan gruplardan
birinin ev sahibi olduğu Kültürler Buluşması projelerini paylaştı. Güneş paneli
ile ısınma yoluyla çevreye verdikleri katkıyı örnekledi.
İstanbul Bilgi
Üniversitesi’nden akademisyen Ahu Akyol Sürdürülebilirlik konusunda yaptıkları
akademik çalışmaları ve Arnavutköy Belediyesi sınırları içinde kalan su
havzalarını koruyarak kentleşme konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı. Yerel
yönetimlerin bu konudaki rolüne vurgu yaparak bu çalışmaların uzun vadeli
çalışmalar olduğunu ve oluşturulan proje ekibinde farklı alanlardan uzmanların
yer almasının gerekliliğini vurguladı. “Nüfus artışını reddetmek yerine
yönetmek” fikrinden yola çıkarak belediyelerin kentleşme stratejilerinin olması
gerektiğini belirtti.
Yaşanabilir ve
Sürdürülebilir Şehirler panelinde Embarq Amerika Kentsel Gelişim ve
Erişilebilirlik Direktörü Dr. Robin King, amacın insanı mekanlara bağlamak ve
zaman kaybı, sağlık kaybı, kamu alanı kaybını minimuma indirecek çalışmaların
önemini vurguladı. Yayılan ve kompakt şehirler arasındaki farkları göz önüne
serdi. Yaşanabilir şehir projelerinde kent formunun yeniden düşünülerek
insanlar için alanlar sağlandığını, toplu taşımada her ülkenin / şehrin
karakteristiğine göre karma çözümler üretilmesi gerektiğini, yayalaştırmanın
önemini ve kültürel mirasın, kamu alanı ve alışveriş alanlarının bulunduğu
aktif sokaklar yaratmanın planlamanın başında yapılması gerektiğini ve bunun
sonucu olarak da bölgede ekonomik canlılığın ve istihdamın arttığını belirtti.
Dünya Bankası ‘ndan
Stephen Karam tamamen sürdürülebilir bir şehir olmadığını belirtti. Şehirlerin
nereye doğru ve nasıl büyüyeceğine kim karar veriyor sorusuna vurgu yaptı.
Gehl Architect
firmasından Henriette Vamberg Yaşanabilir şehirler Projesi’ni anlattı. Halka en
büyük problemlerini ve Sidney’de 2030 yılında neler görmek istedikleri
anketleri sonucunu da göz önüne alarak projeksiyon yapılıp ihtiyaçların
belirlenerek alınacak önlemlerle ilgili yaptıkları çalışmayı paylaştı.
Yard 9 firmasından Marcel
Vroom Yaşanabilir Şehirler=Akıllı Şehirler başlıklı sunumunda Meerstad
(Hollanda) ve Skolkovo (Rusya) şehirlerinde yapılan şehir uygulama örneklerini
paylaştı. Kültürel miras, algı, insanların yapısı vb şehirden şehre değiştiği
için bir akıllı şehri alıp başka bir şehre kopyalamanın mümkün olmadığını
vurguladı.
Sürdürülebilir Kampüs
Projesi’ni paylaşan İTÜ Genel Sekreteri Doç.Dr. Tayfun Kındap Ayazağa
Kampüsü’nde yapılan ve yapılacak çalışmalar ile engelden arındırılmış anlattı.
Toplu Taşıma Odaklı
Gelişme ve Güvenli Trafik panelinde Embarq Meksika Direktörü Salvador Herrera
seçilen ulaşım alternatiflerinin belirlenmesinin önemine vurgu yaparak İstanbul
gibi tarihi şehirlerde toplu taşımanın tarihi dokuya zarar vermeyecek şekilde
düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
İETT Müdür Yardımcısı
Mümin Kahveci İstanbul Metrobüs Sistemi hakkında detaylı bilgiler paylaşarak
toplu taşımanın gelişime yaptığı katkıya vurgu yaptı.
Sempozyum süresince
“Yaşanabilir şehir” tanımı ve
yaşadığımız şehrin yaşanabilir olup olmadığı soruları öne çıkararak,
insanı merkeze alarak şehirlerin doğayı, iklimi ve kentsel dokuyu koruyan bir
anlayışla yeniden tasarlanması gerekliliğine vurgu yapıldı.
sim.aslanoglu@gmail.com


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder