TERÖR VE MÜLTECİ DRAMINDA SANAT 19. Avrasya Zirvesinde “Zorunlu Göç; Mülteci Sorunu ve Terörizm” konulu oturumda Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Çuhadar sunumunda terörün tahrip ettiği, Diyarbakır Fatih Paşa Cami örneklemesi, mimarlık tarihinin ve kültürel mirasın aldığı bu yara, farklı din, dil, kültür ve ırkların uzun süredir birlikte dostça, kardeşçe ve barış içinde yaşamlarını sürdürdükleri bu kadim şehirde medeniyetin kültürün izlerini silerken insanlığa vurulan darbedir. Geçmişinde antik dönem kültürünün temellerini oluşturan, eski Yunan, Roma ve Osmanlı uygarlıklarından günümüzün mimari ve diğer sanat dallarındaki yaratımlarına, yüzyıllar boyunca kültürlerin derinliklerinden modern zamanların sanat anlayışının köklerine kadar esere, Türkiye arkeolojisi ve kültürel sahalarına adını yazdıran tarihi şehre yakışmıyan hak etmeyen insanlığın red ettiği terör şiddetinin vahşiliğini gözler önüne sermesi yeter. Yrd. Doç. Dr. Özlem Çuhadar, Avrasya Zirvesi’nde terör başlığı altında “Yaratmak ve yok etmek.” Güzellik ve çirkinlik hangisini tercih edersiniz dercesine sadece güzellik, yani sanat kısmından bahsetmek istediğini aktarırken “yok etmek” üzerinden yürümek zorunda kaldı. Herkesi derinden üzen yaralayan, Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen UNESCO 39. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda, UNESCO Dünya Mirası Kalıcı Listesine mimari dokusu itibarı ile giren, kaydedilen Diyarbakır Surları, terör örgütü tarafından harabeye dönüştüğü, bölgede birçok yapının ciddi hasar gördüğü gibi bunlardan biride Fatih Paşa Camisidir. Pek çok Dünya kültürel miras anlaşmalarından sadece
Lahey konvansiyonu – silahlı çatışma halinde kültürel varlıkların korunmasına ilişkin sözleşmesine göz attığımızda çaresizliğin vahimliği ortaya çıkıyor. Özlem Çuhadar terörün vandallıkla tüm Dünyadaki tahrip ettiği sanat şaheseri kültürel miras örnekleri listeledikden sonra, bir hücrenin incelenmesiyle ait olduğu doku ve organı hakkında vereceği bilgi gibi, camiye dikkat çekerken özelliklerini sıralıyor. “Caminin Banisi Bıyıklı Mehmet Paşadır. Osmanlı İmparatoru I. Selim zamanında Safevilerle yapılan savaşın ardından bölgede hüküm süren Dulkadiroğlu Beyliği ortadan kaldırılmış, imrahor Bıyıklı Mehmet Paşa’da 1515’te Diyarbakır’ı ele geçirmiştir. Bıyıklı Mehmed Paşa, 1516 senesinde Yavuz Sultan Selim tarafından Diyarbakır’a, buranın ilk Osmanlı valisi olarak tayin edilmiştir. Mehmet Paşa’nın Diyarbakır’dan sonra Musul, Mardin gibi beldelerini de fethlerindenden ötürü “Fâtih” olarak anılmasına sebep olmuştur, Fatih Mehmet Paşa kendi adıyla anılan bu camiyi h. 922-927 1516–1521 yılları arasında yaptırılmıştır. Kubbelerinin kurşun ile kaplı olmasından ötürü fatih paşa Cami Kurşunlu cami olarak da adlandırılmaktadır. 1522 (h. 928) senesinde vefat ederek bu camiinin doğu yönündeki haziresine defnedilen Mehmet Paşa’nın bu caminin inşası için birçok arazi ve emlakini vakfettiği bilinmektedir. Cami birkaç özelliğinden dolayı önemlidir. Öncelikle 500 yıllık bir yapıdır.Üstelik Diyarbakır’da ilk Osmanlı yapısı olmasından dolayı ayrıca önemlidir.
Fatih Paşa cami, plan şeması açısından 16., 17.yy klasik Osmanlı plan şemasında yapılmış bir yapıdır.Yani merkezi plan şemasında yapılmış, önde de 7 bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Caminin plan açısından klasik Osmanlı üslubunda olması son derece önemlidir. Baldeken plan şeması dediğimiz 4 ayak üzerine taşınan büyük bir kubbe ve onun 4 bir tarafında yarımşar kubbelerden oluşan bu tasarım Osmanlı hatta İslam Mimarisinin en büyük ustası Mimar Sinan’ın İstanbul’daki Şehzade caminin aynıdır. Ancak Fatih paşa cami şehzade caminden 25 sene önce tasarlanmış olması dikkat çekicidir.
cami süsleme programıyla da büyük önem arz etmektedir. Özellikle burada caminin mihrap ve minberine dikkat çekmek istiyorum. Bu mimari ögeler dönemin özelliklerini yansıtacak şekilde son derece özenli altın varaklar, yazılar, bitkisel motifler ve mukarnaslarla bezenmiştir. Maalesef minberi ve mihrabı da cami gibi terörden payını almıştır. Yapı ateşe verilip hunharca tahrip edilmiştir.” Yrd. Doç. Dr. Özlem Çuhadar “Sanat aydınlıktır, ışıktır, Terör karanlıktır. Ama ışık her zaman karanlığı yenmiştir ve yine yenecektir.” Diyerek umutlu olduğunu dile getirdi.
Farklı din, dil, kültür ve ırkların uzun süredir birlikte dostça, kardeşçe ve barış içinde yaşamlarını sürdürdükleri bu kadim şehirde, yine farklı sanat anlayışlarından, farklı kültürlerden, farklı dillerden ve dinlerden sanatçıların oluşturdukları yüzyıllar boyunca ilham alınan, neredeyse hiç eskimemiş, klasikleşmiş, kültürel mirasımızın yok olması sadece yüreklerimizi değil tarihi ve medeniyetide derinden yaralamıştır.
Sınır tanımıyan terörün öldürme yıkma yakma öfke nefretinde insanlığın duyarlılıkla birleşmesi, Tanrının verdiği canı ve tabiatın yok edemediği kültürel mirasları bunlardan korumak olmalıdır. yilmazparlar@yahoo.com
DEĞİŞİM ÖNDERLERİ 19. Avrasya Zirvensin ilk günü paralel oturumlardan "Toplumsal Cinsiyete Duyarlı İş Yeri Modelleri ve Değişim Programları” konulu panelin moderatörlüğünü Marmara Grubu Vakfı-AB ve İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver üstlendi. Konuşmacılar; Kosova Diyalog Bakanı Edita TAHİRİ, Slovenya Başbakanı (2013-2014 yıllarında) Alenka Bratusek, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkan eşi Meral Akıncı, Panelistler; İstanbul Avcılar Belediye Bşk. Dr. Handan Toprak Benli, Turkcell Genel Müdür Yrd. İlter Terzioğlu, KPMG (Denetim, Vergi ve Danışmanlık), Türkiye Bşk. Ferruh TUNÇ, Procter & Gamble Türkiye Yön. Kur. Bşk. Mustafa Tankut Turnaoğlu, Bosna - Hersek Parlamentosu Milletvekili Damir Masıc, Charleroi Belediye Başkan Yrd. Aiseau-Presles, Belçika Federal Milletvekili Özlem Özen, Sosyal Demokrat Parti Siyasi Direktörü Camilla Habsburg-Lothrıngen, Toskana Prensesi, Avusturya Arşidüşesi,
Tasarımcı, İsviçre / Reuss Alman Evi Letizia Reuss, IEDC - Bled Yöneticilik Okulu Kurucu Bşk. – Slovenya Prof. Dr. Danica Purg “Toplumsal Cinsiyete duyarlığın sonuçunu alabilmek için çok çalışmak sürekli kararlı bir şekilde sürdürmek gerektiğini dikkat çektiler. Açılış konuşmasını yapan Kadın İş Dünyası Kurucu Başkanı Müjgan Suver, kararlık için Japonyadaki Koshima adasında yaşıyan vahşi maymun kolonisinde bilim adamların onlar üzerine yaptıkları testi örnekledi. Maymunlar Kumlar üzerine bırakılan tatlı patatesleri seviyor, ancak kumlu ve kirli olarak yedikleri için durumlarından çok da hoşnut olmadıklarını belli ediyorlardı. Bir gün, İmo adlı sekiz aylık dişi bir maymun tesadüf eseri patatesini suya düşürdü ve kumlarından arınan patatesin daha lezzetli olduğunu keşfederek o günden itibaren patateslerini yıkayarak yemeye başladı. Bunu gören annesi ve oyun arkadaşları da İmonun yöntemini öğrendiler ve onlar da diğer maymunlara öğrettiler. Kısa bir süre içinde birbirlerini taklit eden bir sürü maymun patateslerini yıkayarak yer hale geldi ve bilim adamları yaşananları 1952-1958 yılları arasında kayda geçtiler. 1958 yılının sonbaharında Koshima adasında patatesleri yıkayarak yiyen maymunların sayısı Kritik Kütle diye adlandırılan sayıya ulaştı, artık hemen hemen tüm maymunlar patatesleri yıkıyorlardı. Bu olay bir tek Koshima adasında yaşansaydı, maymunlar arasında bir tür iletişim olduğu düşünülebilir ve araştırma bu şekilde sürebilirdi. Ancak, 100.maymun da bir sıçrama yaşanıp aynı anda çevre adalardaki maymunlar da patateslerini yıkayarak yemeye başladılar,
Onca maymun bilinen hiçbir şekilde iletişim kurmuş olamazdı ve bilim adamları ilk kez böyle bir olayı gözlemliyorlardı. Sonunda, bu adalar boyunca uzanan bir tür morfogenetik yapı ya da alanın varlığı nedeniyle maymunların aralarında iletişim kurduklarını ileri sürdüler. Maymunlar üzerinde yapılan bu araştırmadan sonra Avustralyalı ve İngiliz bilim adamları insanlar üzerinde de benzer araştırmalar yaptılar ve insanın bilinmeyen tarafına dair çok ilginç sonuçlar elde ettiler. Bugün, insanları birbirine bağlayan bir enerji ağı olduğu gerçeği konu ile ilgilenen kişiler tarafından kesin olarak kabul edilmektedir ve tek bir kişinin başlattığı bir değişimin, zaman içinde diğer kişilere de sirayet etmesiyle ulaşılan Kritik Kütle sayısının tüm insanlığı etkileyen bir kuantum sıçrayışı etkisi yaratabildiğine inanılmaktadır. Bu güzel verdiği örnekle kararlılıkla sürdürmeyi ilham eden konuşmasından ardından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın eşi Meral Akıncı konuşmasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin her coğrafyada gündeme gelmesinin, barış kültürüne güçlü ışık tutacağını vurguladı. Kurucusu olduğu Kadından Yaşama Destek Derneği’nin (KAYAD) 20 yıldır önemli çalışmalar yaptığını, Kuzey Kıbrıs kadınının kendilerine empoze edilen rolleri içselleştirdiklerini, küçük toplum olmanın “herkes ne der” sorusunun geçerli olmasına yol açtığını söyledi. Meral Akıncı Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için sürdürülen çalışmalar kapsamında toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin yapılan çalışmalar hakkında da bilgi verdi. Avcılar Belediye Başkanı Handan Toprak, kadınları sosyal yaşamın içinde tutabilmek amacıyla ilçe çalışmalarını anlatdı. Kadının sosyal yaşamın içerisinde olması, özgürce seçim yapması için seçenek sunmak gerektiğini söyledi. Örnekledikleri kadın istihdamındaki pozitif verim sağlayan programlarla “Tek kanatlı kuş uçamaz” anlamındaki yaptıkları konuşma ve yorumlarla panelistler kadınların iş yaşamına katılımının önemine vurgu yaptılar.
Karadeniz’de, kadının ağır çalışması hakkında yaptığı belgesel filmden bir kesiti paylaşan katılımcının sözleri zihinlere ok gibi saplandı. Kadın istihdamını arttırmak için faaliyetleri sürdürürken göz ardı edilmemesi gereken en küçük sosyal birim aile içinde erkek ve kız ayırımı yapmadan doğru davranmasını, böylelikle saygı ve sevgi ortamında güçlü ailelerin ortaya çıkmasıdır. Bunun sonucunda kendisine güvenen çocukların yetişdiğidir. Böylelikle güçlü kadının olması güçlü toplumu yarattığını unutmamak lazım Sosyal hedefler ve hırs, yaşam memnuniyetini ve kalitesini arttırma arzusu gibi faktörler de kadınların girişim dünyasına atılmasını sağlamaktadır. Böylece iş kadınlarını ve öncü girişimcileri bir araya getirmek ve sonuca odaklı diyalog ve işbirliklerinin kurulmasına imkan vermek gerekmekdir. Uluslararası pazarda faaliyet gösteren veya göstermek isteyen, sınırlarını genişlemek isteyen ve diğer lider kadınların yolundan gitmek isteyen iş sahibi kadınlarını uluslararası ortamda birleştirmekde küresel yol açmak lazım. Sürdürülebilir bir kalkınma için kadın eli değmiş bir ekonominin zorunlu olduğu inancıyla daha çok kadını üretime dahil etme yönünde çalışmalara devam eden toplumsal cinsiyete duyarlı iş yeri modelleri ve değişim programlara ihtiyaç olduğudur. yilmazparlar@yahoo.com
Türkiye İMSAD Gündem Buluşmaları Gerçekleştirildi Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) tarafından yılda dört kez düzenlenen ‘Gündem Buluşmaları’ toplantısının üçüncüsü Ortaköy Feriye’de gerçekleştirildi. ‘1 Kasım ve Sonrası’ konulu toplantıda, güncel siyasi ve ekonomik gelişmeler çerçevesinde gelecek döneme ilişkin beklenti ve öngörüler paylaşıldı. Yılın ilk yarısında gelen ekonomik verilerin endişe verici olduğuna dikkat çeken Türkiye İMSAD, atılacak adımlarla tekrar siyasi uzlaşma ve ekonomik istikrar ortamının kurulması gerektiğini vurguluyor.
Kerem Alkin - Dünya ve Türk Ekonomisinin Sıcak Gündemi Dr. Can Fuat Gürlesel: Dünya ve Türk Ekonomisinin Sıcak Gündemi İnşaat malzemesi sektörü ve paydaşlarının bir araya geldiği Gündem Buluşmaları’nın açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Başkanı F. Fethi Hinginar, 7 Haziran genel seçimi sonrası koalisyon kurulamamasıyla ikinci kez seçim kararı alınması ve aynı süreçte terör olaylarının da başlaması nedeniyle ülke genelinde tansiyonların yükseldiğini belirterek, “Çatışma ortamından kimseye fayda gelmez. Terör olaylarının artması, her gün şehit haberlerinin gelmesi, siyasi partilerin binalarının yakılması, basın kuruluşlarının taşlanması… Bu tür olaylar endişe verici. Nedenini anlamakta zorlandığımız bir gerginlik hâkim şu an. Bu atmosferin bir an önce son bulmasını arzuluyoruz” dedi. Gündem Buluşmaları’nda, Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Ertuna’nın moderatörlüğünde düzenlenen oturumda, MEF Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu konuk konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanlarından Prof. Dr. Kerem Alkin’in makro ekonomik gelişmeleri paylaştığı Gündem Buluşmaları’nda, Dr. Can Fuat Gürlesel ise, son açıklanan veriler ışığında inşaat ve inşaat malzemesi sektörüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hinginar: “Siyasi ve ekonomik istikrar için adım atılmalı” 7 Haziran seçimi sonrası milli iradenin siyasi partilere uzlaşın dediğini ancak uzlaşma sağlanamadığını hatırlatan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Hinginar, 1 Kasım seçimine ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları dile getirdi: “Şimdiden 1 Kasım’ın sonuçlarına dair bir değerlendirme yapamayız elbette ki, ama çıkacak sonucun ülkemiz için en hayırlısı olmasını ve siyasi-ekonomik belirsizliğin son bulmasını temenni ediyoruz. Bizler iş dünyasının birer temsilcisi olarak, tüm siyasi liderlerden ve partilerden ülke çıkarlarında kenetlenerek bir an önce barış için, siyasi ve ekonomik istikrar için adım atmalarını bekliyoruz.” 2016 yılı bütçesinin geçici hükümet tarafından yapılacağını hatırlatan Başkan Hinginar, “Geçici hükümetin 2016 yılı bütçesini Türkiye’nin üretime dayalı sürdürülebilir kalkınma programı çerçevesinde oluşturacağına inanıyoruz. Nitekim Sayın Başbakanımız da şu anki hükümetin bir geçici hükümet değil icracı hükümet olacağını açıklamıştı” dedi. “Rakamlar, 2016 için umut vadetmiyor” Ekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmede bulunan Başkan Fethi Hinginar, yılın ilk yarısında ‘seçim ekonomisi’ etkisinin görüldüğünü işaret ederek, büyüme rakamının sene başındaki beklentilerin altında kaldığını vurguladı. Açıklanan verilere göre, yılın ilk yarısında ekonomik büyümenin 3,1 ile sene başındaki beklentilerin altında gerçekleştiğine dikkat çeken Başkan Hinginar, Türkiye İMSAD’ın da büyüme beklentisini yüzde 2,5 – 3 olarak revize ettiğini hatırlattı.
“Kamerun’da temsilcilik açtık” Mevcut pazarlardaki karışıklıklar ve gerileme nedeniyle sektörün yeni pazar arayışlarına yöneldiğini söyleyen Başkan Fethi Hinginar, bu kapsamda 1 Eylül 2015 itibariyle Türkiye İMSAD’ın Kamerun temsilciliğinin açıldığı bilgisini paylaştı. “Uzlaşma ve istikrar ortamı sağlanmalı” Ülke olarak yeniden normalleşme sürecine girmemiz gerektiğini dile getiren Başkan Fethi Hinginar, “1 Kasım seçimi sonrası artık siyasi belirsizlikler son bulmalı ve uzlaşma sağlanmalı. Yeni hükümetin kurulmasıyla istikrar ortamı tekrar oluşturulmalı, ekonomik programlar sürdürülmeli. Bugüne değil yarına odaklı bir yönetim ve kalkınma planı üzerinde durulmalı” dedi. Prof. Kibaroğlu: “Sorunların kaynağında Suriye ve Irak var” Toplantının konuk konuşmacısı MEF Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu ise yaptığı konuşmada, “1 Kasım seçimlerine doğru giderken ülkemizin içinde bulunduğu siyasi ve toplumsal gelişmelerde Türkiye’nin hemen yanı başında cereyan eden uluslararası güvenlik sorunlarının kaynağında Suriye ve Irak’ta uzun yıllardır devlet otoritesinin sağlanamamış olmasının rolü yadsınamaz ve azımsanamaz” dedi. Prof. Kibaroğlu, şunları söyledi:
“Türkiye bölgenin en önemli aktörlerinin başında gelmektedir. 1 Kasım seçiminden güçlü bir hükümet kurulmasına imkan verecek bir siyasi tablo çıkması ümit edilmektedir. Arkasına toplumun önemli bir kesiminin desteğini alacak güçlü bir hükümet, gerek yurtiçinde, gerek dış ilişkilerinde daha hızlı ve etkin politikalar belirlemek ve uygulamak imkanına sahip olabilecektir.” Prof. Alkin: “Büyümenin sürdürülebilirliği için reformlar devam etmeli” Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Prof. Dr. Kerem Alkin ise konuşmasında, “Sadece hane halkı tüketim harcamalarının 2,5 puan, zayıf da olsa özel sektör yatırım harcamalarının 1 puan, kamu harcamalarının da 1 puan katkı sağladığı bir büyüme trendinde, net ihracatın büyümeye olan katkısı negatif olduğundan, Türkiye'nin 2. çeyrek GSYH büyümesi yüzde 3,8'de kaldı” değerlendirmesinde bulundu. Prof. Dr. Kerem Alkin sözlerine şöyle devam etti: “Uluslararası ekonomi çevrelerinin ABD Merkez Bankası'nın (FED) kendisinden beklenen faiz artırımı kararını alıp almayacağını ve büyümesi ile ilgili kırılganlıklar yaşayan Çin'in ne tür yeni tedbirler alabileceğini tartıştığı bir ortamda, 1 Kasım genel seçimlerine kadar devam edeceği anlaşılan siyasi belirsizlik ve tırmanış gösteren terör, Türk ekonomisinde büyümenin sürdürülebilirliği ve istihdamın korunması, işsizliğin azaltılması noktasında, mikro ölçekte reformların devamlılığının gerekliliğine işaret etmekte.
Yurtdışı ve yurtiçi ekonomik ve siyasi belirsizlik başlıklarının bir kısmının netlik kazanması ve ekonomi aktörlerinin önlerini daha net görebilmeleri halinde, 3. çeyrekte yeniden yüzde 3'ün altında kalabilme ihtimali olan büyümenin, yılın son çeyreğini yüzde 3'ün üzerinde kapatarak, tüm yıl için yüzde 3,3 ile 3,6 aralığında bir büyüme yakalama olasılığını güçlendirebileceğini ifade edebiliriz.” Dr. Gürlesel: “İnşaat sektörü 2015 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,0 büyüdü” Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel ise, 2015 yılı ilk yarı verilerine dayanarak inşaat ve inşaat malzemeleri sektörünü değerlendirdi. Dr. Gürlesel şu bilgileri paylaştı: “İnşaat sektörü 2015 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 2,0 büyümüştür. İlk çeyrekteki yüzde 2,8 küçülme ardından sektör ikinci çeyrek dönemde yeniden büyümüştür. Buna karşın yılın ilk yarısında inşaat sektörü yüzde 0,3 küçülmüştür. Kamu inşaat harcamaları 2015 yılı ilk çeyreğinde yüzde 8,3 küçülme ardından ikinci çeyrekte de yüzde 2,8 daralmasına rağmen gerileme yavaşlamaktadır. 2015 yılının ilk yarısında kamu inşaat harcamalarındaki küçülme yüzde 5,4 olmuştur. Özel kesim inşaat harcamaları ise 2015 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 3,4 büyümüştür. İlk çeyrekteki özel sektör inşaat harcamaları yüzde 0,7 küçülmüştü. Böylece 2015 yılının ilk yarısında özel sektör inşaat harcamaları yüzde 1,4 büyümüştür. Toplam inşaat harcamaları 2015 yılı ilk yarısında 87,4 milyar TL’ye yükselmiştir. 2015 yılının ilk yarısında 82,8 milyar TL olan harcamaya göre yüzde 5,6 artmıştır. Kamu inşaat harcamaları 2015 yılı ilk yarısında yüzde 0,3 oranında artarak 29,0 milyar TL’den 29,1 milyar TL’ye yükselmiştir. Özel sektör inşaat harcamaları ise 2015 yılı ilk yarısında yüzde 8,4 oranında artarak 53,8 milyar TL’den 58,3 milyar TL’ye yükselmiştir. 2015 yılı ilk yarısında inşaat malzemeleri sanayinde ihracat yüzde 18,6 gerileyerek 8,93 milyar dolara düşmüştür. İnşaat malzemeleri ithalatı ise yüzde 1,4 gerileyerek 4,62 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İnşaat malzemeleri sanayi üretimi de 2015 yılının ilk yarısında gerilemiştir. 2014 yılının ilk yarısında yüzde 1,3 büyüyen inşaat malzemeleri sanayi üretimi 2015 yılının ilk yarısında yüzde 2,6 küçülmüştür.” yilmazparlar@yahoo.com