17.10.15

I. Asya ve Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi-Yılmaz Parlar


PARLAR MEDYA  
I. Asya ve Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi
37 ÜLKE 125 MÜSLÜMAN DINI LİDER

I. Asya ve Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi’ sona erdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce düzenlenen ve dört gün süren  zirveye 37 ülkeden 125 üst düzey dini temsilci katıldı.
12-16 Ekim 2015 günleri İstanbul Conrad Hotel Konferans salonlarında düzenlenen zirve 16 Ekim 2015 Cuma günü Diyanet İşleri Başkanı Görmez’in okuduğu sonuç bildirgesiyle sona erdi.

İstanbul Conrad Otel’deki zirveye, Pakistan, Hindistan, Kamboçya, Çin Halk Cumhuriyeti, Güney Kore, Japonya, Myanmar, Fiji, Vietnam, Papua Yeni Gine, Avustralya, Kamçatka, Palau, Samoa gibi ülkeler temsilciler, Endonezya, Afganistan, Malezya, Bangladeş ve Sri Lanka Bakanlar düzeyinde katılırken Türkiye’den Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez ve ve çok sayıda davetli katıldı.

Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce düzenlenen dört gün süren, başlığı “Kesret İçinde Vahdet Hikmet ve Barış’ı Birlikte Düşünmek” olan zirvenin gayesini Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez,  “Bu toplantımızın en önemli gayesi, marifet alış verişinde bulunmaktır…”şeklinde temalandırdı.
Açılış konuşmasında Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez “Başkanlığımızın tarihinde çok önem verdiğimiz bu toplantıyı milletimizin çok ama çok acı bir zamanında icra ediyoruz. Ankara’da hunharca katledilen insanlarımızın acısının yüreklerimizi yaktığı bu günlerde her birimizin buradaki varlığını onlara birer rahmet duası olarak gönderiyoruz. Ve izninizle her birinizi onlara birer Fatiha okumaya davet ediyorum
Dili, dini, rengi ne olursa olsun terör şebekelerinin ve ruhlarını, akıllarını ve bedenlerini bu şebekelere satmış katillerin emellerini boşa çıkaralım. Bu vesileyle milletimizin her ferdini bu acıyı yaşayan kardeşlerimize ve onların yakınlarına sahip çıkmaya acı ve kederlerini yürekten paylaşmaya davet ediyorum. Gelin, dili, dini, rengi ne olursa olsun terör şebekelerinin ve ruhlarını, akıllarını ve bedenlerini bu şebekelere satmış katillerin emellerini boşa çıkaralım. Onların bu topraklara kin, öfke, nefret, fitne ve fesat tohumları ekmelerine asla izin vermeyelim” dedi.

Ayrıca  özetle “Bu iletişim çağında bölgelerimiz arasındaki bu kopukluk ve iletişimsizlik hali anlaşılabilir ve kabul edilebilir bir durum değildir…Ulus devletçilik, etnik milliyetçilik, fakirlik ve cehalet İslam’ın varlığına kasteden en büyük tehlikelerdir… Bizler bir vücudun organları ve bir binanın tuğlaları gibi dayanışma, yardımlaşma, her şeyden önce de iletişim içinde olmalıyız…Bu toplantı, İslâm dünyasında yaşanmakta olan sorunları başka coğrafyalara taşıma toplantısı değildir…Bu toplantı kardeşlik ahlakı ve hukukunun icaplarını yerine getirme toplantısıdır…Bu toplantı iyilik ve hayırda yarışma toplantısıdır. Bu toplantı tecrübelerimizi, birikimlerimizi paylaşma toplantısıdır. Bu toplantı kardeşlik ahlakının, kardeşlik hukukunun icaplarını yerine getirme toplantısıdır…Bir medeniyet, insanlığa takdim ettiği hikmeti kaybettiği zaman barışı da kaybediyor…Toplantımızın ana konusu Kesret İçinde Vahdet: Hikmet ve Barış’ı Yeniden Düşünmek başlığını taşıyor. Bir medeniyet insanlığa takdim ettiği hikmeti kaybettiği zaman barışı da kaybediyor. Barış olmadığı zaman hikmet de yok oluyor şeklinde gayeleri vurguladı.

İstanbul Valisi Vasip Şahin, "İnşallah buradan bütün İslam coğrafyasına bir barış nefesi, bir selamet mesajı yayınlanır bizler yeniden bir daha ve bir daha ayrılmayacak şekilde kardeş oluruz ve akan gözyaşı inşallah sona erer. Bu başlık tam da bugün, İslam coğrafyasının ve Müslümanların en fazla ihtiyaç duyduğu, en fazla üzerinde tartışması gereken, en fazla sonuçlarıyla ilgili birtakım şeyleri yapabileceği bir başlık. Ben Diyanet İşleri Başkanımıza ve teşkilatına şükranlarımı sunuyorum. Böyle bir başlığın barış şehri İstanbul'da ve bu salonda konuşuluyor olması bizim için, İstanbul için ayrı bir övünç kaynağıdır. İnşallah buradan bütün İslam coğrafyasına bir barış nefesi, bir selamet mesajı yayınlanır bizler yeniden bir daha ve bir daha ayrılmayacak şekilde kardeş oluruz ve akan gözyaşı inşallah sona erer" dedi.

Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, "insanlığın ayaklar altına alındığı, bütün değerlerin alt üst edildiği bir dönemde" yapılan toplantının çok anlamlı olduğunu vurguladı. Katılımcıların İstanbul'da camiyi, kiliseyi ve sinagogu aynı sokakta görebileceklerini, kentteki bu hoşgörü anlayışının asırlardır sürdüğünü belirten Topbaş, bu anlayışın bundan sonra da süreceğine inandığını ifade etti.

Afganistan İslam İşleri ve Hac Bakanı Feyz Muhammed Osmani " Türkiye ile Afganistan arasında geçmişi çok eskiye dayalı dostluklar bulunmaktadır. Ankara’daki terör benzer acı olayları her gün yaşayan Afgan halkı bu olayı duyar duymaz gözyaşı döktü ve ben olduğum evde ve arkadaşlarla duyduğumuz anda gözyaşı dökenler hanımlara ve çocuklara şahit oldum. Böyle terör olaylarını hangi taraftan hangi dinden kim yaptıysa biz kötülüyoruz ve böyle olayların özellikle Türkiyegibi bir ülkede son olmasını Allah'tan niyaz ediyoruz" ifadesini kullandı.

Bangladeş Din İşleri Bakanı Matior Rahman, yaşanan terör saldırıları nedeniyle başsağlığı diledi. Cahil ve işsiz insanların terör örgütlerince kullanılabildiğine dikkati çeken Rahman, bu konuda daha dikkatli olunması gerektiğini ifade etti.

Çin İslam Cemiyeti Başkanı Halilunddin Chang Guangyang, Çin'de Müslümanların varlığının Hazreti Osman dönemine kadar dayandığını hatırlattı. Ülkede 2010 yılı nüfus sayımına göreMüslüman sayısının 23 milyona ulaştığını aktaran Guangyang, 35 bin cami bulunduğunu ifade etti.İslam'ın barış mesajının herkes tarafından doğru aktarılması gerektiğini kaydeden Guangyang, herkesin el ele vererek barışçıl bir dünya oluşturmaya yönelik çalışma yapılması gerektiğini bildirdi.

Endonezya Din İşleri Başkanı Lukman Hakim Saifuddin, genç Müslüman nüfus arasında negatif ve yıkıcı bir kültür yaratıldığını belirterek, yaşanan sıkıntılara eğitim sayesinde çözüm bulunabileceğini söyledi. Yaşanan sorunlarla başedidiği taktirde yine Müslüman dünyasının altın çağına ulaşabileceğine dikkati çeken Saifuddin,Müslüman dünyasında hala ana sorunların olduğunu, bunların çözümlenmesi gerektiğini kaydetti.

Hindistan İslam Fıkıh Akademisi Genel Sekreteri Muhammed Amin Usmani, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çok önemli atılımlarda ve yardımlarda bulunduğunu ifade ederek, Osmanlı döneminde İslama çok büyük hizmetler yapıldığını bildirdi,

Kutsal değerlerle dünyadaki Müslümünların korunması için Türkiye'nin başarı işler yaptığını ve bunu da herkesin bildiğini belirten Usmani, İslamaleminin bugün çok büyük tehlikelerle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Malezya Başbakanlık Din hizmetleri Müsteşarı Abdullah Bin Muhammed Zin, ülkesinde çeşitli din ve ırkların bir arada barış içinde yaşadığını belirtti. İslam dünyasının bugünkü durumundan bir an önce kurtulması gerektiğini aktaran Zin, "Müslümanlığı yükseklere taşımalıyız" dedi.

Pakistan Başmüftüsü Muhammed Rafi Usmani, Müslümanların birlik ve beraberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Usmani, Ankara'daki patlama nenediyle başsağlı dileklerini ileterek, Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu vurguladı. Usmani, "Türkiye Osmanlı hilafetinin ülkesi. Siz ey Türkler, sizin damarlarınızdaki kanınız hilafet kanıdır. Müslümanhalkları olarak kalben sizinle birlikteyiz. Siz bütünMüslüman ümmetinin arkanızda olduğunu biliniz" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin Suriye halkına kapılarını açtığını da bildiklerini belirten Usmani, Türkiye ile Pakistan arasındaki kardeşliğin her zaman süreceğini de sözlerine ekledi.

Sri Lanka İslam İşleri Bakanı Mohammed Hashim Abdul Haleem, Ankara'daki terör saldırısından büyük üzüntü duyduğunu ifade ederek, terörizmin hiçbir zaman barışa katkı sağlamayacağını vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da Müslüman ülkelerde olağanüstü adalet, özgürlük önemi ve sorumluluğunu belirti.
Zirve aynı zamanda Asya-Pasifik Müslüman toplulukların Müslüman dünya ve İslamofobi geleceği üzerine İslam dünyasında yeni etkileri     İslam dünyasını karşı karşıya iki büyük sorunlar olduğunu söyledi. "Bizim ilk sorun Filistin meselesi ve Mescid-i Aksa. Müslüman coğrafya siyasi ve entelektüel bölünmüş. İslam ülkeleri kendi iç sorunlarının nedenlerini analiz etmek zorunda ... sosyal sorumluluklar elde oıduğu sürece dua ile hiçbir zafer yoktur.” İslam dünyasının ikinci mesele kolonizasyon, meslekler, terör ve İslamofobi dahil olmak üzere dış müdahaleler olduğunu sözlerine ekledi.

8 oturum halinde dört gün süreyle, Bölgesel Ölçekte Müslümanlar; Sorunlar, Çözüm Önerileri, İşbirliği İmkanları’, ‘Müslüman Dini Kurumlarda Din Eğitimi Hizmetlerine Yönelik Sorunlar, Çözüm Önerileri, İşbirliği İmkanları’, ‘İslam Dünyasında Yeni Düşünce Formları ve Asya Pasifik Ülkeleri Müslüman Milletlerine Olumsuz Etkileri’, ‘Ortak Sorunlar Temelinde Müslüman Dini Azınlıklar ve İslam Dünyasının Geleceği’, ‘Ülke Temsilcileri Genel Sunumu’, ‘İslam Dünyasında Derinleşen Dini Sorunlar; İslam Karşıtlığı ve Kendini Savunma Stratejileri Karşısında Tutarlı ve Yaşanabilir Bir Medeniyet Tasavvuru’ konuları masaya yatırıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in okuduğu sonuç bildirgesiyle zirve sona erdi.

yilmazparlar@yahoo.com

Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı -Yılmaz Parlar


PARLAR MEDYA  
Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı
 GÖÇ “KÜRESEL SORUN”

Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı sona erdi. "Göç olgusunun faydalı hale getirilmesi şarttır"
Türkiye’nin 1 Temmuz 2014’den itibaren Başkanı olduğu Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı, Dışişleri bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun evsahipliğinde 14-16 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Zirvenin açılış konuşmasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Başkenti İstanbul olan Osmanlı İmparatorluğu, göçü yönetmek bağlamında önemli bir örnek teşkil etmektedir. Kendisi göçmen olan bir boy tarafından kurulan Osmanlı Devleti, Anadolu'ya o dönemde gelen göç akımlarıyla boğuşmak yerine onları doğru bir şekilde yönlendirerek, bu topraklarda güçlü ve etkin bir siyasal düzenin kurulmasına öncülük etmiştir" şeklinde sözleriyle göç olgusu hakkında
"Bu kadim şehir, göç olgusunun tarihin ve medeniyetlerin seyrinde ne ölçüde yer aldığını göstermesi bakımından da simgesel bir değere sahiptir. Şehirler bizlere medeniyetlerin özünü, birikimini ve özetini sunan mücessem yapılardır. Tarihteki medeniyetlerin temsilcisi olan Roma, Pekin, İstanbul, Bağdat ve nice başka şehirler, son birkaç yüzyıl içinde ortaya çıkan şehirler gibi mesela New York gibi esasen göçün yarattığı, zenginleştirdiği ve kalkındırdığı şehirlerdir. Bu anlamda göç olgusuyla ilgili bakışımızı bir gözden geçirmekte fayda var. Bu bakımdan medeniyetlerin ve şehirlerin tarihi göçü yıkıcı bir olgu olarak gösteren mevcut ön yargıların yanlışlığını da ortaya koymaktadır. 15. yüzyıl Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade, Osmanlı'nın İstanbul'a hakim olması öncesinde İstanbul'da nüfusun azalması nedeniyle ekonomik faaliyetlerin yavaşladığından bahseder. Şehrin eski ihtişamının kalmadığından, bu yüzden şehrin yeni hakimlerinin şehri imar edebilmeyi teminen İstanbul'a göçü teşvik ettiğini ekler. Bu çerçevede de sadece Müslümanlar değil, Hristiyanlar, sadece Türkler değil Balkan kavimleri, Kafkas kavimleri, Ortadoğu kavimleri İstanbul'a doğru akmışlardır. İlk Ermeni Patrikhanesi'nin İstanbul'da, İstanbul'a fetihten sonra gelen Ermeniler tarafından kurulduğunu görmek bile İstanbul'da göçün nasıl zenginleştirici bir vaka olduğunu ortaya koyar."dedi
Davutoğlu "Şehirler bize konuşurlar, ders verirler, öğretirler. Şehirlerin hakimi değil, talebesi olunur. Bu çerçevede de şehirleri anlarken bu şehirleri oluşturan göçlere de aynı perspektifte bakmak gerekir. İstanbul bu anlamda kalkınarak, gelişerek sürekli göç alarak dünyanın en büyük şehirlerinden biri haline gelmiş, gelişerek ve kalkınarak modern bir dünya şehri olma niteliği taşımıştır. İstanbul bu anlamda göç ve kalkınma arasındaki güçlü bağı açık bir şekilde ortaya koymuştur. Günümüzde kalkınmanın temelini teşkil eden endüstrileşme, şehirleşmeyle doğrudan ilişkilidir. Toprakla uğraşan kitlelerin büyük göçler halinde şehirlere gelmiş olması modern şehirleri oluşturmuş ve günümüz sanayi ve teknolojisine erişimimizi de kolaylaştırmıştır. Şehirleşme sürecinde Victor Hugo'nun Sefiller'ine de yansıyan sıkıntılar yaşansa da bu sıkıntıların aslında göçle, şehirleşmeyle ilişkili olmadığı, insanlığın sorunlarını demokratikleşme ve özgürleşmeyle çözerken şehirleşmeye devam etmesinden anlaşılmaktadır."Göç formunu adeta özetledi.
BM nezdinde 2030 kalınma gündemini "BM'de 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, geçtiğimiz ay kabul edildi. Göç, gündemin hedefleri arasında önemli bir yere yerleşti. Şimdi uluslararası toplum olarak hep beraber bu hedefler doğrultusunda harekete geçmek ve 2030 yılına kadar bir başarı hikayesini birlikte yazmak zorundayız. Bu vesileyle göçün kalkınma gündemine alınması için büyük gayret gösteren tüm paydaşlara, devletlere, uluslararası örgütlere ve sivil toplum kuruluşlarına ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Son dönemde uluslararası gündemin en üst sıralarına yerleşen, dünyanın farklı bölgelerinde farklı etkiler bırakan göç, son derece karmaşık bir olgu olarak karşımızdadır ve önümüzdeki yıllar, on yıllar içinde de gündemimizde kalmaya devam edecektir"şeklinde vurguladı.
Forumun düzenlenen açık oturumda konuşan AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay, ülkemizde yaşayan 2,1 milyon sığınmacıyla, Türkiye'nin bugün dünyanın en çok sığınmacıya evsahipliği yapan ülke olduğunu ifade ederek, Suriyeli sığınmacıların üçte birinin, okul çağındaki çocuklardan oluştuğunu, bugüne kadar yaklaşık 250 bin Suriyeli çocuğa ulaşıldığını ve eğitimlerine ülkemizde devam ettiğini kaydetti. Forum Başkanlığımızın ana teması, devletler, uluslararası örgütler, sivil toplum ve özel sektör arasındaki işbirliği ile etkin bir uluslararası göç yönetimi sağlanabileceği fikrinden hareketle, “Ortaklığın Güçlendirilmesi: Sürdürülebilir Kalkınma için İnsan Hareketliliği” olarak belirlendi.

Forum Başkanlığımız, halen iki milyonu aşkın Suriyeliye koruma sağlayan ülkemizin, Birleşmiş Milletler gündeminde de önemli yer tutan göç ve kalkınma ilişkisi konusundaki etkin çabalarının göstergesidir.

Dünyanın, göç akışlarının sunduğu yolları, olanakları ve beraberinde getirdiği zorlukları çok iyi değerlendirmesi, Hedeflere uygun olarak, küresel ve uluslararası toplum, göçün getirdiklerinden mutlaka istifade etmelidir. Bunu yaparken, herkesin güvenli bir şekilde yasal kanallarda göç etmesini desteklemelidir. Göçmenlerin desteklenerek içinde bulundukları potansiyelleri maksimum hale getirmeleri teşvik edilmelidir. Göç olgusunun faydalı hale getirilmesi şarttır. Bu anlamda göçmenlerin kapasitesinin arttırılması hayati derecede önemlidir" şeklinde konuştu.

150 ülkenin temsil edildiği, BM Genel Sekreter Vekili, BM Mülteciler Yüksek Komiseri, BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi, BM Genel Sekreterinin Uluslararası Göç Özel Temsilcisi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların üst düzey yetkilileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin başta olduğu yaklaşık bin kişinin katıldığı forumda ana tema devletlerin, uluslararası örgütlerin, sivil toplumun ve özel sektörün arasındaki işbirliğinin ile etkin bir uluslararası göç yönetiminin sağlanabileceği fikrinden hareketle, ‘Ortaklığın Güçlendirilmesi: Sürdürülebilir Kalkınma için İnsan Hareketliliği’ olarak belirlendiğine dikkat çekildi. Ülkemizin göç yönetimi alanında izlediği, tarihten gelen deneyimine dayanan etkin politikalarının küresel düzeyde bir kez daha yansıtılmasına imkan sağladı.

Türkiye, yüzyıllardır göç yollarının kesişiminde yer alan ülke olarak, geleneksel olarak göçte kaynak ve transit ülke konumundadır.
Ülkemiz, gerek Batı Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’ye ve bulundukları ülkelerin kalkınmasına yaptıkları katkılar sayesinde edindiği tecrübe, gerek kabul ettiğimiz göçmenlerin yönetimi ile bölgesinde kilit konumda bulunması dolayısıyla, "2015 sonrası BM Kalkınma Gündemi"ne dahil edilmesi beklenen “göç” konusunda etkin bir rol üstlenmektedir.
Forumdan amaç, ana teması, devletler, uluslararası örgütler, sivil toplum ve özel sektör arasındaki işbirliği ile etkin bir uluslararası göç yönetimi sağlanabileceği fikrinden hareketle, Göç ve kalkınma ilişkisini, bu alandaki politikaları, uygulamaya ilişkin zorlukları ve işbirliği fırsatlarını karar vericiler ve uygulayıcılarla gayrı resmi düzeyde tartışabilmek, ilgili diğer kurum ve yetkililerle temas kurabilmek, uygulanabilir ve eylem odaklı sonuçlar elde etmek;
Göç hareketlerinin sunduğu fırsatları değerlendirebilmek amacıyla iyi uygulama ve deneyimlere ilişkin bilgi paylaşımında bulunmak;
Göç ve kalkınma alanında ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde işbirliğini desteklemek ve politikalar arasında uyum sağlamak amacıyla bilgi, politika ve kurumsal yapıya ilişkin eksiklikleri saptamak.
Ülkeler, uluslararası kuruluşlar, anavatanının dışında yaşayan topluluklar, göçmenler, akademisyenler ve diğer ilgili kişi ve kurumlar arasında ortaklık ve işbirliği oluşturmak.
Göç alanında uluslararası öncelikler ile göç ve kalkınma gündemini belirlemek.

Bu temalar çerçevesinde İstanbul'daki Zirvede   yapılan altı yuvarlak masa toplantısı, düzenlenmesi öngörülen Cenevre'deki üç tematik toplantının hazırlık niteliğinide taşıdı
yilmazparlar@yahoo.com

16.10.15

SERMAYE PİYASALARI KONGRESİ 2015-SİM ASLANOĞLU HABERİ


PARLAR MEDYA  
SERMAYE PİYASALARI KONGRESİ 2015
SİM ASLANOĞLU HABERİ



PİYASALARI KONGRESİ 2015

Sermaye Piyasaları Kongresi 15-17 Ekim 2015 tarihleri arasında İstanbul Wyndham Grand Hotel Levent’te dünyaca ünlü finans guruları Marc Faber ve Mark Yeandle yanısıra alanında uzman isimlerin katılımıyla yapılıyor.

İstanbul’un “Finans Merkezi” olması için farkındalık yaratmak ve bilinç oluşturmak amacıyla çıkılan yolda önemli bir kilometre taşı olan Sermaye Piyasaları Kongresi, VIP MICE tarafından Borsa İstanbul, Takasbank, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Bloomberg HT ve Endeavor stratejik ortaklığı ile düzenleniyor.


Sermaye Piyasaları Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı ve VIP Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Ceylan Pirinçcioğlu, Yatırım Uzmanı Marc Faber, Z/Yen Eş Başkanı Mark Yeandle,  Türkiye’ye likidite sağlayan bir kurum olan Abu Dhabi Securities Direktörü Hormoz Amir Faryar, Sermaye Piyasaları Kongresi Danışma Kurulu Başkanı ve TSBP Başkan Yardımcısı olan Turkish Yatırım Genel Müdürü Dr. Berra Doğaner, InvestAZ Yönetim Kurulu Başkanı Elshan Guliyev, Deutsche Menkul Değerler Genel Müdürü Albert Krespin ve Destek Menkul Değerler Genel Müdürü Tuna Yılmaz’ın katıldığı Basın Toplantısı ile kapılarını açtı.

Hisse, Forex, Türev Ürünler, Portföy Yönetimi, Tefas, Fonlar, Portföy Yönetimi, Start Up gibi konuların ele alınacağı Sermaye Piyasaları Kongresi’nde yatırımcılara da yatırımın püf noktaları ve Risk Yönetim Stratejileri gibi konularda eğitim verilecek.


Basın Toplantısı’nda Doktor Kıyamet Marc Faber ve ünlü finans gurusu Mark Yeandle çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Finansal krizlerin bir çoğunu önceden tahmin etmesi ve sermaye piyasaları hakkındaki kötümser ngörüleri nedeniyle “Dr Kıyamet” adını alan ünlü yatırım uzmanı Marc Faber, ekonomik ve siyasi gücün artık Batı’dan Doğu’ya kaydığını Çin’in müthiş bir yol katettiğini söyledi. Türkiye’ye önemli bir görev düştüğünü söyleyen Faber, “Türkiye, eğer dünyada önemli bir finans merkezi olmak istiyorsa, bol şans. Ama ben olsam refahı, müreffer bir ülke olmayı tercih ederdim” dedi. Türk ekonomisinin yakın geleceği için çok iyimser olmadığını söyleyen Faber, Merkez Bankası’nın ”TL’yi zayıf mı
tutacağız, güçlendirecek miyiz?” kararını vermesi gerektiğinin altını çizdi. Para birimini güçlü tutmanın yabancı yatırımcıyı çekeceğini, ekonomik koşulları iyileştireceğini, faizlerin yükseleceğini, enflasyonun düşeceğini vurguladı. Türkiye’deki hisse senetleri US$ cinsinden daha yüksek durumda ama ekonomik açıdan orta değerde olduğunu belirtti.

info@parlarmedya.com

12.10.15

KALDIRIM SERÇESİ-EDITH PIAF İSTANBUL'DA-YILMAZ PARLAR


PARLAR MEDYA  
Kaldırım Serçesi-Edıth Pıaf 100 yıl sonra İstanbul'da
KALDIRIM SERÇESİ-EDITH PIAF 100 YIL SONRA BU HAFTA İSTANBUL'A KONUK OLUYOR
Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosu, Tiyatro Boyalı Kuş’un davetiyle Edith Piaf’ın Marcel Cerdan’a aşkını ve özlemini konu alan ‘Edith Piaf-Marcel’ adlı oyunuyla 15 ve 16 Ekim 2015’te ilk kez İstanbul’da!
15. yılını kutlayan feminist tiyatro Tiyatro Boyalı Kuş, Edith Piaf’ın 100. yaşının kutlandığı 2015 yılında Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosu’nun ‘Edith Piaf-Marcel’ adlı oyununa ev sahipliği yapıyor. Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi’nde 15 ve 16 Ekim’de sahnelenecek olan ‘Edith Piaf-Marcel’in yönetmeni Hagob Ghazanchyan, Piaf’ı canlandıran ise ödüllü genç oyuncu Mariam Ghazanchyan.
Fransa’nın divası Edith Piaf (Kaldırım Serçesi) 19 Aralık 1915 tarihinde doğar. Çocuk yaşlarda Paris sokaklarında şarkı söylemeye başlar. Champs-Élysées’de gece kulubü işleten Louis Leplée’nin Edith’i keşfetmesinin ardından Paris’in müzik hayatına adım atar. Daha sonraları Paris’in, Avrupa’nın, Amerika’nın ve tüm dünyanın en sevilen ve aranılan şarkıcısı olur. Yüze aşkın şarkıya hayat veren Edith Piaf, 19 Aralık 1963’te karaciğer kanserine yenik düşer.


‘Edith Piaf-Marcel’ adlı müzikli oyun, Edith Piaf’ın en büyük aşkı olan Dünya Boks Şampiyonu Marcel Cerdan’ın ölümünden sonra yaşadıklarını konu alıyor. Oyunda Edith Piaf, 1949 yılında bir uçak kazasında hayatını kaybeden Marcel Cerdan’la iletişime geçmek için tinsel ve hayali bir dünya kuruyor. Ve bu tinsel ve hayali dünyada Marcel’e, birer duaya dönüşen şarkılarıyla ulaşıyor. Piaf’ı canlandıran Mariam Ghazanchyan’ın dudaklarından oyun boyunca sadece tek bir kelime süzülüyor: M-A-R-C-E-L!

ALATON/ ULUÇ / ŞAFAK diyor ki:
"Kaldırım Serçesi 100 yıl sonra İstanbul'a konuyor. 15-16 Ekim Feminist Tiyatro Boyalı Kuş'un 15. yıl kutlaması. Mutlaka gidile..."
LEYLA ALATON
"Bir de müthiş sürpriz var...Gençlik yıllarımızın her şarkısını ezber bildiğimiz yıldızı Piaf'ın zamanın Dünya Ağır Siklet Şampiyon boksörü Marcel Cerdan ile aşkını anlatıyor. Biletlerinizi şimdiden temin etmenizde fayda var."
HINCAL ULUÇ
"Siyasetin yıktığını sanat onarır. Yerevan Devlet Gençlik Tiyatrosu İstanbul'da Edith Piaf sahneleyecek."
ELİF ŞAFAK
Efsanevi şarkıcı Edith Piaf’ın 100. yaşını kutlayan ‘Edith Piaf-Marcel’, aynı zamanda Türkiye’de sahnelenecek ilk Ermenistan Devlet Tiyatrosu yapımı oyun olma niteliğini taşıyacak. Mariam Ghazanchyan’ın tek kişilik müzikli performansı, Piaf’ın Fransızca şarkılarıyla Marcel’e olan aşkını ve özlemini anlatacak.

Edith Piaf 100. Yıl Programı Destekçileri:
Etkinlik, Şişli Belediye Başkanı Sayın Hayri İnönü, Başkan Yardımcısı Sayın Vazken Barın, Sayın Aret-Monik Ergan, Sayın Kasım Zoto (Armada Otelleri Kurucusu/Sahibi), Sayın Dikran-Şnorhik Altun (Tower Travel Tur), Jash İstanbul kurucusu Sayın Dayk Miricanyan, EkavartTV (Türkiye'nin ilk online sanat televizyonu) Kurucu Başkanı Sayın İnci Aksoy, Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği Başkanı Sayın Kevork Simkeşyan, Sayın ATY Events Başkanı Ayşegül Tanju Yazmacı ve Başkan Yardımcısı Sayın Sarko Yazmacı, Sayın Sona Menteşe’nin destekleriyle gerçekleşmektedir.

Tarihler:
15 Ekim Perşembe Saat 20.30
16 Ekim Cuma Saat 20.30
Şişli Belediyesi Kent Kültür Merkezi
Halaskargazi cad. No: 168 Şişli/İstanbul
Marcel Teaser:  https://www.youtube.com/watch?v=y_u_z7Qr_VQ
Biletler: Biletler MyBilet’ten temin edilebilir.
http://www.mybilet.com/event/18859/edith-piaf-marcel/