22.11.17

33. İSEDAK toplantısı -Yılmaz Parlar


PARLAR MEDYA  
33. İSEDAK toplantısı



33. İSEDAK toplantısı  

Ulaştırma Koridorlarının Artan Önemi


30 yıllık bir küreselleşme sürecinin ardından bugün geldiğimiz noktada, kıtalararası ticaret hacmi devasa boyutlara ulaştı.

Küresel gayri safi hasılanın %50,6’sını oluşturan uluslararası ticaretin 2050 yılına kadar %350 artması bekleniyor .
Ekonomik çekim merkezinin gelişmekte olan ekonomilere doğru kayışı ve tedarik zincirlerinin küreselleşmesi kaliteli ve kesintisiz ulaştırma altyapılarının önemini giderek arttırdı.

Artık, altyapıların iyileştirilmesinin ötesine geçen bir ulaştırma ve lojistik anlayışını benimsememiz bir zorunluluk haline geldi.

Bu anlamda, biz politika belirleyiciler ulaştırma politikalarını, “koridor” perspektifli yaklaşımlar temelinde belirlemekle yükümlüyüz.   
Ulaştırma koridorları, ulaştırmanın önündeki fiziki engellerin kaldırılması kadar, fiziki olmayan engellerin bertaraf edilmesi ve güzergâh ülkeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini içeren önemli fırsatlar sunuyor.

Taşımacılık maliyetleri ve sürelerde sağladığı kısalma sayesinde, ulaştırma koridorları tüm güzergâh ülkeleri için ekonomik kalkınmanın yolunu açabilmektedir. 
Bu bağlamda, ulaştırma koridoru kavramı özellikle son yıllarda bölgesel ve uluslararası platformlarda büyük önem kazandı.

İSEDAK da koridorların önemine kayıtsız kalmadı, bu önemli toplantıyı düzenleyerek bizleri bir araya topladı.

Biz de çok önem verdiğimiz bu konudaki yaklaşımımız ve çalışmalarımızı sizlerle paylaşmak adına ulaştırma koridorlarına dair bir ülke raporu hazırladık ve bu toplantı vesilesiyle sizlerle paylaştık.

Türkiye’nin Ulaştırma Koridorlarına Bakışı


Kıtaları birbirine bağlayan konumu ile Türkiye, yükselen Asya ekonomileriyle Avrupa ve Afrika arasındaki önemli ticaret güzergâhlarının üzerinde yer alıyor.

Bunlardan en önemlisi şüphesiz ki Avrupa ile Çin arasındaki ticaret güzergâhı.
Öyle ki, 2016 yılında, Avrupa Birliği ile Çin arasında bir günlük ticaret hacmi 1 Milyar Doları geçti.  Bu ticaret akışının artarak devam etmesi ve 2025 yılında yıllık 740 Milyar Dolara yaklaşması bekleniyor. 
Deniz taşımacılığı bu ticaret akışlarında en çok kullanılan mod olmakla birlikte, bahsettiğim devasa rakamlar göz önüne alınarak kara bağlantılarının ve çok-modlu ulaştırma alternatiflerinin geliştirilmesi gerekiyor.
Bu bağlamda, sürdürülebilir ve çevreci bir uluslararası taşımacılık için özellikle demiryolu ve kombine taşımacılığına dayalı ulaştırma koridorlarının geliştirilmesi elzem.

Nitekim Birleşmiş Milletler’in Avrasya ulaştırma bağlantıları ve Kuşak ve Yol güzergâhına ilişkin yaptığı çalışma, demiryolu ve çok-modlu ulaştırma koridorlarının deniz taşımacılığına göre süre ve maliyet bakımından daha rekabetçi olabileceğini karşılaştırmalı istatistiklerle ortaya koydu. 

Burada ortaya çıkan diğer bir bulgu ise, Kuşak ve Yol güzergâhının başarısının ülkelerin Avrasya koridorlarını geliştirmeye yönelik bölgesel çabaları ve işbirliği faaliyetlerine bağlı olduğudur.

Raporumuzda da kaydedildiği üzere, Türkiye “bölgesel ve entegre ulaştırma koridorları” perspektifini benimsiyor.
Bu bağlamda, son 15 yıllık ulaştırma politikalarımızın temelini, bölgemizdeki ulaştırma koridorlarına yönelik tamamlayıcı ve kapsayıcı bir bakış açısına dayandırdık.

Avrasya bölgesinde güvenli, ekonomik ve rekabet edebilir ulaştırma bağlantıları kurmaya yönelik çabalarımızı sizlerle paylaşmak isterim.


Fiziksel Bağlantılarının Sağlanması

Bir ulaştırma koridorunun işlerliğinin sağlanması için önkoşul kaliteli ve kesintisiz ulaştırma altyapılarıdır.

Biz, ulaştırma altyapılarımızı iyileştirmek ve uluslararası taşımacılık güzergâhlarındaki eksik bağlantıları tamamlamak üzere son 15 yılda 362 Milyar Dolar TL yatırım gerçekleştirdik.

Ayrıca, kamu kaynaklarıyla sınırlı kalmayarak yap-işlet-devret mekanizmasını etkin kullandık ve dev projeler tamamladık.

Ülkemizi, yüksek kaliteli demiryolu ve karayolu ağları tesis ederek, doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde bir transit ülke konumuna getirdik.

Bu çerçevede, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, Edirne’den Kars’a uzanan Hızlı Tren Projelerimiz, Marmaray, Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı, Kuzey Marmara Otoyolu ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, 3 Katlı İstanbul Tüneli ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyol Projemiz ile Avrasya ulaştırma bağlantıları için gelişmiş bir altyapıyı, çok şükür tamamlamış olduk.

Bu projeler içinde, koridor odaklı altyapı yatırımlarına ve bu amaçla ülkeler arasında kurulabilecek işbirliğine çok güzel bir örnek teşkil eden Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projemize özellikle vurgu yapmak istiyorum

Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında üçlü bir anlaşmaya dayanan projenin açılışını, 30 Ekim 2017’de Türkiye ve Azerbaycan Devlet Başkanları ile Gürcistan, Kazakistan, Özbekistan Başbakanları ve çok sayıda Bakanın iştirakiyle gerçekleştirdik.

Bu demiryolu hattı ile ülkemizin Pekin’den Londra’ya kesintisiz demiryolu bağlantısı kurma hedefini de hayata geçirmek bizlere nasip oldu.

Bu proje sayesinde, Çin’den Orta Asya’ya, oradan da Hazar Denizine ulaşan bir ulaştırma koridoru, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattıyla ülkemize bağlanıyor.

Başlangıçta 1 milyon yolcu ve 6.5 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olacak bu hattın 2034 yılında 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yük kapasitesine ulaşmasını öngörüyoruz.

Türkiye’nin coğrafi konumu sayesinde bu koridor Avrupa’ya ve liman bağlantılarımızla Afrika’ya kadar uzanan ekonomik, güvenli ve rekabet edebilir bir koridora dönüşecek.


Fiziki Olmayan Engellerin Kaldırılması
Değerli Meslektaşlarım,

Değinmek istediğim ikinci husus, ulaştırmanın önündeki fiziki olmayan engellerin kaldırılmasının ulaştırma koridorlarının gelişiminde oynadığı anahtar roldür.

Bu engeller, maliyetleri ve taşımacılık sürelerini yükseltiyor.

Dünya Bankasının 2016 Lojistik Performans Endeksinin ortaya koyduğu veriler, fiziki olmayan engellerin gelişmekte olan ülkelerin rekabet edebilirliğine önemli ölçüde zarar verdiğini göstermektedir. 

Bu çerçevede, uluslararası taşımacılıkta serbestleştirme, uyumlaştırma ve kolaylaştırma politikaları temel önceliklerimiz.

Özellikle, 3 kıtadan 70 ülkeye yaptığımız kara taşımacılığında, 59 ülkeyle ikili karayolu anlaşması imzaladık ve bunlardan 24’üyle tam serbestleşme sağladık.

Sınır kapılarının modernizasyonu ve sınır geçişlerinin kolaylaştırılmasının yanı sıra BM bünyesindeki temel taşımacılık anlaşmalarının da hemen hepsine taraf olarak, uluslararası transit taşımacılık için en çok tercih edilen ülkelerden biri konumuna yükseldik.
Kombine Taşımacılığın Geliştirilmesi

Şüphesiz, bir ulaştırma koridorunun temel unsurlarından biri de kombine taşımacılık imkânlarını barındırmasıdır.

Bu anlamda, farklı ulaştırma modları arasındaki dengeyi sağlamak ve kombine taşımacılığı geliştirmek üzere, demiryolu yatırımlarımıza büyük ağırlık veriyoruz.

Gerek yeni hızlı tren hatlarının yapımı, gerekse mevcut hatların iyileştirilmesi için 2003 yılından itibaren son 14 yılda 60.2 Milyar Türk Lirası kamu yatırımı yaptık.

Demiryolu alanında serbestleşmeye giden yasal bir düzenlemeyle demiryolu taşımacılığında yeni bir dönem açıldı, demiryolu yük taşımacılığında blok tren uygulamalarına geçilerek büyük artışlar sağlandı.

Öte yandan, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak, RO-RO ve tren feri hatları konusundaki tecrübelerimizle Akdeniz, Karadeniz ve Kuzey Afrika’ya uzanan çok modlu taşımacılık ağlarını etkin olarak kullanıyoruz.

Lojistik Kapasitenin Geliştirilmesi

Son olarak, lojistik hizmetlerin ulaştırma koridorları için taşıdığı hayati önemin altını çizmek isterim.

Yük taşımacılığının son teknolojik imkânlarla kolaylaştırılması, depolama ve aktarma hizmetlerinin geliştirilmesi ticaret akışlarının belli koridorlar üzerinde yoğunlaşmasına vesile oluyor.

Türk lojistik sektörü, 39 Milyar Avro’ya yaklaşan piyasa hacmiyle bölgesinde önemli bir yere sahiptir.

Türkiye’nin Onuncu Beş Yıllık Kalkınma planında öncelikli sektörlerden biri olarak belirlenen Lojistik Sektörüne yönelik kurumsal ve yasal çerçeveyi geliştirme çabalarımız devam ediyor.

Bunun yanı sıra, ülke çapında 21 Lojistik Merkezin inşası planlanmış olup, bunların sekizi işletmeye açıldı.

Bu çabalarımızın, içinde bulunduğumuz koridorların çekim merkezi haline gelmesine önemli katkılar sağlayacağı kanaatindeyim.

Sözlerime son verirken, böylesi önemli bir konuda bizleri bir araya getiren İSEDAK Sekretaryasına teşekkür etmek istiyorum.
Burada yaptığımız görüş alışverişi, deneyimlerin paylaşılması ve yeni işbirliği girişimlerinin başlatılması açısından büyük önem taşıyor.

Konuşmamda bahsettiğim üzere, ulaştırma koridorları bugün ticaret ve kalkınmanın anahtarı haline geldi.

Koridorların geliştirilmesi ise, aynı koridor üzerindeki ülkelerin ortak hareket bilinci ve işbirliği ile yakından ilgili.

Bu farkındalığın artırılması açısından bu toplantının önemli bir adım olduğuna inanıyorum.

Çok geniş bir coğrafyada yer alan İslam âleminin, İİT çatısı altında kurulacak işbirliği mekanizmaları çerçevesinde ulaştırma alanında koridor bilinciyle çalışmalar yapması gerektiği inancıyla sözlerime son veriyor hepinize saygılarımı sunuyorum.

yilmazparlar@yahoo.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder