33. İSEDAK toplantısı
Ulaştırma Koridorlarının Artan Önemi
30 yıllık bir küreselleşme sürecinin ardından bugün geldiğimiz noktada,
kıtalararası ticaret hacmi devasa boyutlara ulaştı.
Küresel gayri safi hasılanın %50,6’sını
oluşturan uluslararası ticaretin 2050 yılına kadar %350 artması bekleniyor .
Ekonomik çekim merkezinin gelişmekte olan ekonomilere doğru kayışı ve
tedarik zincirlerinin küreselleşmesi kaliteli ve kesintisiz ulaştırma
altyapılarının önemini giderek arttırdı.
Artık, altyapıların iyileştirilmesinin ötesine geçen bir ulaştırma ve
lojistik anlayışını benimsememiz bir zorunluluk haline geldi.
Bu anlamda, biz politika belirleyiciler ulaştırma politikalarını, “koridor”
perspektifli yaklaşımlar temelinde belirlemekle yükümlüyüz.
Ulaştırma koridorları, ulaştırmanın önündeki fiziki engellerin
kaldırılması kadar, fiziki olmayan engellerin bertaraf edilmesi ve güzergâh
ülkeleri arasında işbirliğinin geliştirilmesini içeren önemli fırsatlar sunuyor.
Taşımacılık maliyetleri ve sürelerde sağladığı kısalma sayesinde,
ulaştırma koridorları tüm güzergâh ülkeleri için ekonomik kalkınmanın yolunu açabilmektedir.
Bu bağlamda, ulaştırma koridoru kavramı özellikle son yıllarda bölgesel ve
uluslararası platformlarda büyük önem kazandı.
İSEDAK da koridorların önemine kayıtsız kalmadı, bu önemli toplantıyı
düzenleyerek bizleri bir araya topladı.
Biz de çok önem verdiğimiz bu konudaki yaklaşımımız ve çalışmalarımızı
sizlerle paylaşmak adına ulaştırma koridorlarına dair bir ülke raporu
hazırladık ve bu toplantı vesilesiyle sizlerle paylaştık.
Türkiye’nin Ulaştırma Koridorlarına Bakışı
Kıtaları birbirine bağlayan konumu ile Türkiye, yükselen Asya
ekonomileriyle Avrupa ve Afrika arasındaki önemli ticaret güzergâhlarının
üzerinde yer alıyor.
Bunlardan en önemlisi şüphesiz ki Avrupa ile Çin arasındaki ticaret
güzergâhı.
Öyle ki, 2016 yılında, Avrupa Birliği ile Çin
arasında bir günlük ticaret hacmi 1 Milyar Doları geçti. Bu
ticaret akışının artarak devam etmesi ve 2025 yılında yıllık 740 Milyar Dolara
yaklaşması bekleniyor.
Deniz taşımacılığı bu ticaret akışlarında en çok
kullanılan mod olmakla birlikte, bahsettiğim devasa rakamlar göz önüne alınarak
kara bağlantılarının ve çok-modlu ulaştırma alternatiflerinin geliştirilmesi
gerekiyor.
Bu bağlamda, sürdürülebilir ve çevreci bir uluslararası taşımacılık için
özellikle demiryolu ve kombine taşımacılığına dayalı ulaştırma koridorlarının
geliştirilmesi elzem.
Nitekim Birleşmiş Milletler’in Avrasya ulaştırma bağlantıları ve Kuşak ve
Yol güzergâhına ilişkin yaptığı çalışma, demiryolu ve çok-modlu ulaştırma
koridorlarının deniz taşımacılığına göre süre ve maliyet bakımından daha
rekabetçi olabileceğini karşılaştırmalı istatistiklerle ortaya koydu.
Burada ortaya çıkan diğer bir bulgu ise, Kuşak ve Yol güzergâhının
başarısının ülkelerin Avrasya koridorlarını geliştirmeye yönelik bölgesel
çabaları ve işbirliği faaliyetlerine bağlı olduğudur.
Raporumuzda da kaydedildiği üzere, Türkiye “bölgesel ve entegre ulaştırma
koridorları” perspektifini benimsiyor.
Bu bağlamda, son 15 yıllık ulaştırma politikalarımızın temelini,
bölgemizdeki ulaştırma koridorlarına yönelik tamamlayıcı ve kapsayıcı bir bakış
açısına dayandırdık.
Avrasya bölgesinde güvenli, ekonomik ve rekabet edebilir ulaştırma
bağlantıları kurmaya yönelik çabalarımızı sizlerle paylaşmak isterim.
Fiziksel Bağlantılarının Sağlanması
Bir ulaştırma koridorunun işlerliğinin sağlanması için önkoşul kaliteli
ve kesintisiz ulaştırma altyapılarıdır.
Biz, ulaştırma altyapılarımızı iyileştirmek ve uluslararası taşımacılık
güzergâhlarındaki eksik bağlantıları tamamlamak üzere son 15 yılda 362 Milyar
Dolar TL yatırım gerçekleştirdik.
Ayrıca, kamu kaynaklarıyla sınırlı kalmayarak yap-işlet-devret
mekanizmasını etkin kullandık ve dev projeler tamamladık.
Ülkemizi, yüksek kaliteli demiryolu ve karayolu ağları tesis ederek,
doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde bir transit ülke konumuna getirdik.
Bu çerçevede,
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Projesi, Edirne’den Kars’a uzanan Hızlı Tren
Projelerimiz, Marmaray, Halkalı-Kapıkule Demiryolu Hattı, Kuzey Marmara Otoyolu
ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Çanakkale Köprüsü, Avrasya Tüneli, 3 Katlı
İstanbul Tüneli ve Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyol Projemiz ile Avrasya ulaştırma
bağlantıları için gelişmiş bir altyapıyı, çok şükür tamamlamış olduk.
Bu projeler
içinde, koridor odaklı altyapı yatırımlarına ve bu amaçla ülkeler arasında
kurulabilecek işbirliğine çok güzel bir örnek teşkil eden Bakü-Tiflis-Kars
demiryolu projemize özellikle vurgu yapmak istiyorum
Türkiye,
Azerbaycan ve Gürcistan arasında üçlü bir anlaşmaya dayanan projenin açılışını,
30 Ekim 2017’de Türkiye ve Azerbaycan Devlet Başkanları ile Gürcistan,
Kazakistan, Özbekistan Başbakanları ve çok sayıda Bakanın iştirakiyle
gerçekleştirdik.
Bu demiryolu
hattı ile ülkemizin Pekin’den Londra’ya kesintisiz demiryolu bağlantısı kurma
hedefini de hayata geçirmek bizlere nasip oldu.
Bu proje
sayesinde, Çin’den Orta Asya’ya, oradan da Hazar Denizine ulaşan bir ulaştırma
koridoru, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattıyla ülkemize bağlanıyor.
Başlangıçta 1
milyon yolcu ve 6.5 milyon ton yük taşıma kapasitesine sahip olacak bu hattın
2034 yılında 3 milyon yolcu ve 17 milyon ton yük kapasitesine ulaşmasını
öngörüyoruz.
Türkiye’nin
coğrafi konumu sayesinde bu koridor Avrupa’ya ve liman bağlantılarımızla
Afrika’ya kadar uzanan ekonomik, güvenli ve rekabet edebilir bir koridora
dönüşecek.
Fiziki
Olmayan Engellerin Kaldırılması
Değerli Meslektaşlarım,
Değinmek istediğim ikinci husus, ulaştırmanın önündeki fiziki olmayan
engellerin kaldırılmasının ulaştırma koridorlarının gelişiminde oynadığı
anahtar roldür.
Bu engeller, maliyetleri ve taşımacılık sürelerini yükseltiyor.
Dünya Bankasının 2016 Lojistik Performans Endeksinin ortaya koyduğu
veriler, fiziki olmayan engellerin gelişmekte olan ülkelerin rekabet
edebilirliğine önemli ölçüde zarar verdiğini göstermektedir.
Bu çerçevede, uluslararası taşımacılıkta serbestleştirme, uyumlaştırma ve
kolaylaştırma politikaları temel önceliklerimiz.
Özellikle, 3 kıtadan 70 ülkeye yaptığımız kara taşımacılığında, 59
ülkeyle ikili karayolu anlaşması imzaladık ve bunlardan 24’üyle tam
serbestleşme sağladık.
Sınır kapılarının modernizasyonu ve sınır geçişlerinin
kolaylaştırılmasının yanı sıra BM bünyesindeki temel taşımacılık anlaşmalarının
da hemen hepsine taraf olarak, uluslararası transit taşımacılık için en çok
tercih edilen ülkelerden biri konumuna yükseldik.
Kombine Taşımacılığın Geliştirilmesi
Şüphesiz, bir ulaştırma koridorunun temel
unsurlarından biri de kombine taşımacılık imkânlarını barındırmasıdır.
Bu anlamda, farklı ulaştırma modları arasındaki
dengeyi sağlamak ve kombine taşımacılığı geliştirmek üzere, demiryolu
yatırımlarımıza büyük ağırlık veriyoruz.
Gerek yeni hızlı tren hatlarının yapımı, gerekse
mevcut hatların iyileştirilmesi için 2003 yılından itibaren son 14 yılda
60.2 Milyar Türk Lirası kamu yatırımı yaptık.
Demiryolu alanında serbestleşmeye giden yasal bir
düzenlemeyle demiryolu taşımacılığında yeni bir dönem açıldı, demiryolu yük
taşımacılığında blok tren uygulamalarına geçilerek büyük artışlar sağlandı.
Öte yandan, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke
olarak, RO-RO ve tren feri hatları konusundaki tecrübelerimizle Akdeniz,
Karadeniz ve Kuzey Afrika’ya uzanan çok modlu taşımacılık ağlarını etkin olarak
kullanıyoruz.
Lojistik Kapasitenin Geliştirilmesi
Son olarak, lojistik hizmetlerin ulaştırma
koridorları için taşıdığı hayati önemin altını çizmek isterim.
Yük taşımacılığının son teknolojik imkânlarla
kolaylaştırılması, depolama ve aktarma hizmetlerinin geliştirilmesi ticaret
akışlarının belli koridorlar üzerinde yoğunlaşmasına vesile oluyor.
Türk lojistik sektörü, 39 Milyar Avro’ya yaklaşan
piyasa hacmiyle bölgesinde önemli bir yere sahiptir.
Türkiye’nin Onuncu Beş Yıllık Kalkınma planında
öncelikli sektörlerden biri olarak belirlenen Lojistik Sektörüne yönelik
kurumsal ve yasal çerçeveyi geliştirme çabalarımız devam ediyor.
Bunun yanı sıra, ülke çapında 21 Lojistik Merkezin
inşası planlanmış olup, bunların sekizi işletmeye açıldı.
Bu çabalarımızın, içinde bulunduğumuz koridorların
çekim merkezi haline gelmesine önemli katkılar sağlayacağı kanaatindeyim.
Sözlerime son verirken, böylesi önemli bir konuda bizleri bir araya
getiren İSEDAK Sekretaryasına teşekkür etmek istiyorum.
Burada yaptığımız görüş alışverişi, deneyimlerin paylaşılması ve yeni
işbirliği girişimlerinin başlatılması açısından büyük önem taşıyor.
Konuşmamda bahsettiğim üzere, ulaştırma koridorları bugün ticaret ve
kalkınmanın anahtarı haline geldi.
Koridorların geliştirilmesi ise, aynı koridor üzerindeki ülkelerin ortak
hareket bilinci ve işbirliği ile yakından ilgili.
Bu farkındalığın artırılması açısından bu toplantının önemli bir adım
olduğuna inanıyorum.
Çok geniş bir coğrafyada yer alan İslam âleminin, İİT çatısı altında
kurulacak işbirliği mekanizmaları çerçevesinde ulaştırma alanında koridor
bilinciyle çalışmalar yapması gerektiği inancıyla sözlerime son veriyor
hepinize saygılarımı sunuyorum.
yilmazparlar@yahoo.com
yilmazparlar@yahoo.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder