3.4.16

KÜLTÜREL MİRAS CAN BULDU-YILMAZ PARLAR


PARLAR MEDYA  
KÜLTÜREL MİRAS CAN BULDU

KÜLTÜREL MİRAS CAN BULDU


Başkanlğını Av. Murat Hazinedar'ın yaptığı Beşiktaş Belediyesinin bünyesinde bulunan Koruma Uygulama Denetleme Bürosu (KUDEP) Uzmanı Mimar Ayşe Ünlü’nün üstlendiği proje kapsamında kültürel mirasa sahip çıkarak bakımsız durumdaki tarihi çeşmeleri suyla buluşturması, sosyal sorumluluğu, Beşiktaş Belediyesinin ilçe genelindeki tüm çeşmeleri kurtarmak için Vakıflar’la protokol imzalaması, Vakıf-Kültürel  Miras- Su üçlüsünü kaleme almama zorladı.


Dünya kültürel miras anlaşmalarına göz atalım;

-Lahey konvansiyonu – silahlı çatışma halinde kültürel varlıkların korunmasına ilişkin sözleşme
-Dünya kültürel ve doğal mirasının korunmasına dair sözleşme
-Avrupa kültür konvansiyonu
-Avrupa mimari mirasının korunmasına ilişkin sözleşme
-Arkeolojik mirasın korunmasına ilişkin avrupa sözleşmesi
-Akdeniz’de özel koruma alanlarına ilişkin protokol
-Somut olmayan kültür mirasının korunmasına ilişkin sözleşme
-Anıtların korunması ve restorasyonu için uluslararası tüzük-venedik tüzüğü
-Arkeolojik mirasın korunması ve yönetimi tüzüğü
-Nara özgünlük belgesi
-Kültür varlıklarının kanunsuz ithal, ihraç ve mülkiyet transferinin önlenmesi ve yasaklanması için alınacak tedbirlere ilişkin sözleşme
-Uluslararası çalınmış ve kanunsuz şekilde ihraç edilmiş kültürel varlıkların geri verilmesi UNIDROIT sözleşmesi
-Sualtı kültür mirasının korunmasına ilişkin sözleşme
-Toplum için kültür mirasının değeri çerçeve sözleşmesi
-Kültürel ifade çeşitliliğinin korunması ve geliştirilmesine ilişkin sözleşme

 “Dünya miras değerleri sosyal ve ekonomik gelişmeye ve toplumlarımızın hayat kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmalı ve miras değerlerinin belirlenmesinden, korunmasına ve yönetilmesine kadar tüm süreçlerde yerel toplulukların aktif olarak yer almaları sağlanmalıdır” Budapeşte Deklerasyonu 2002

1972 yılında Paris’te yapılan UNESCO 16. Genel Konferansı, “bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal sitleri dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerleirn yaşatılamsı için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla” toplanmıştır (Madran-Tağmat 2007, vd 46). Bu toplantı sonucunda konu uluslararası bir sözleşme haline getirilmesi kararlaştırılmıştır. Ülkemiz bu sözleşmeyi 1982 yılında imzalamıştır.
Sözleşmeye taraf olan devletler, ülkelerinde bulunan kültürel ve doğal mirasın saptanması, korunması, sergilenmesi ve gelecek kuşaklara iletilmesinin sağlanması görevini üstlenmiştir.  Bunun için ülkeler kendi imkanlarını sonuna kadar kullanacak ve yetersiz kalındığı durumlarda her türlü uluslararası yardım ve işbirliğini sağlayacaktır.
Dünya kültürel ve doğal mirasının korunmasına dair sözleşme
Devletler, doğal ve kültürel mirasın korunması için, kültürel ve doğal mirasa toplumsal amaçlı bir işlev vermek ve bu mirasın korunmasını gerçekçi planlamalarla gerçekleştirmek; bilimsel, teknik ve araştırmalar gerçekleştirmek,; kültürel mirasın belirlenmesi, korunması, sergilenmesi ve yenilenmesi için gerekli yasal, bilimsel, parasal önlemleri almak; bu konularda ulusal veya bölgesel merkezler kurmak çabalarını gösterecektir
Avrupa Kültür Konvansiyonu
Avrupa’da yaşayan toplulukların eğitim, kültür ve bilim alanlarında gelişmesi, işbirliği ve ortak kültür mirasını geliştirmek amacıyla kabul edilmiş bir sözleşmedir. 1954 yılında Strasbourg’da imzalanmıştır ve ülkemiz 1957 yılında bu sözleşmeyi kabul etmiştir. Buna göre taraf ülkeler, Avrupa ölçeğinde kültürel paylaşımlar için ortak programlar geliştirmeli, uzman değişimi gerçekleştirilmelidir. Ayrıca her ülke kendi kültür mirasını Avrupa kültürünün bir parçası olarak görmeli ve bunu korumak için gerekli önlemleri almalıdır.
Dahada ilave edeceğimiz pek çok anlaşmaya ülkemiz imza atmıştır.
Gelelim vakıflarla Beşiktaş Belediyesinin Vakıflarla  anlaşmasına;  Osman Bey döneminden beri varlığını gösteren vakıf sistemi ile Osmanlı Devletinin iktisadi, sosyal, siyasi kültür hayatını tam  anlamak mümkündür. Vakıf müessesesinin Osmanlı toplum hayatında; iskan, istikrar, şehircilik, eğitim, kültür, sosyal hizmet ve ekonomik açılardan derin izleri bulunmaktadır. Vakıf sisteminden yararlanılarak ülke zenginliklerinin paylaşılması, adil devlet yönetiminin tesisi ve erdemli şehirlerin kurulması konularında, başarı sağlanmıştır.
Serveti sürekli sosyal hizmete dönüştüren, serveti toplum yararına kamulaştıran, Bu tesisler sayesinde sosyal yardımlaşma, sevgi ve saygıya dayalı bir toplum hayatı inşa edilmekteydi.

İktisadı hayatında ehemmiyetli bir rol oynayan dini-içtimai bir müessesenin adı olan Vakıflar tarafından gerçekleştirilen, sebiller, çeşmeler, hamamlar, hanlar,  mektepler, medreseler, darüşşifalar ve bu yapılar bütünlüğü sayesinde çevrenin fiziki ve sosyal alt yapısı tamamlanmış yaşanabilir ortamların hazırlanmasından sonra, yerleşik bir düzen kurmaları sağlanmıştır. Yol, su, köprü, kaldırım, çeşme ve sebil gibi bayındırlık ve kültürel müesseseler, tarih boyunca hep vakıflar tarafından kurulmuşlar ve idare edilmişlerdir.


Osmanlı döneminde kurulan vakıfların sayısı 35.000’in üzerindedir. Değişik dönemlerde vakıflar üzerinde yapılan araştırmalar, Türk iktisadi hayatının ortalama % 16’sına vakıfların hakim olduğunu göstermektedir.


Vakıf sektörü, meydana getirdiği sistem ve gösterdiği ekonomik faaliyetler itibariyle, gelir sağlayan ve elde ettiği bu gelirlerle toplum ve devlet yararına, çok çeşitli konularda hizmet üreten, kendi kendine yeterli bir yapıya sahiptir.


Su konusuna gelince; İki hidrojen ve bir oksijen basit bir bileşik.. Ancak bu kadar basit değil..

Su İstanbulun varlığı ve özü kadar hayatın özü. İstanbul sudan güç aldı, Suyun sayesinde Istanbul başka medeniyetlerden beslendi, ve bunlarada kendi marifetlerini ve güzelliklerini verdi.

Araştırıldığında insan kimliğinin karışık dünyasını ve geçmişle iletişim kurmanın ilkel içgüdüsüyle deneyimlerin zor alanlarına girmeye çalışıldığında ne kadar zahmetli yollardan suya kavuşmanın görüntüsü çıkar.


Tarih boyunca topluluklar ve devletler arasında savaşlara sebep olan medeniyetlerin kurulmasına ve yıkılmasında temel faktör teşkil eden olmaması tabii dengeyi bozarak diğerlerininde sonunun gelmesine tesir edebilen suyun, sağlıklı yaşam için güvenli su kaynaklarının çeşmelerin  muhafazası, sürdürülebilir ve güvenli yapıya kavuşturulması konularında hepimize büyük sorumluluklar düşüyor.

İstanbul tarihin geride bıraktığımız yıllarından sonra yerleşim şehirleşme bilimsel yapılaşma yerine çarpık inşa edilmesi kültürel varlıkların arada sıkışması şehirleşme anlayışına yeniden yapılanmada fırsat olacak kentsel dönüşümün estetikden uzak rantsal dönüşüm olarak uygulama sonucunda İstanbul’un tarihi varlıklarını dahada içine gömdü.
Düzensiz yapılaşma su ekosistemleri için de önemli bir kayıbı beraberinde getiriyor.
Bunlardan yola çıkarak Beşiktaş Belediyesinin bu projesesi bireysel ve toplumsal olarak sosyal sorumluluklara çağrı niteliğinide taşıyor.
 yilmazparlar@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder