17.10.15

Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı -Yılmaz Parlar


PARLAR MEDYA  
Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı
 GÖÇ “KÜRESEL SORUN”

Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı sona erdi. "Göç olgusunun faydalı hale getirilmesi şarttır"
Türkiye’nin 1 Temmuz 2014’den itibaren Başkanı olduğu Küresel Göç ve Kalkınma Forumunun 8. Zirve Toplantısı, Dışişleri bakanı Feridun Sinirlioğlu’nun evsahipliğinde 14-16 Ekim tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Zirvenin açılış konuşmasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Başkenti İstanbul olan Osmanlı İmparatorluğu, göçü yönetmek bağlamında önemli bir örnek teşkil etmektedir. Kendisi göçmen olan bir boy tarafından kurulan Osmanlı Devleti, Anadolu'ya o dönemde gelen göç akımlarıyla boğuşmak yerine onları doğru bir şekilde yönlendirerek, bu topraklarda güçlü ve etkin bir siyasal düzenin kurulmasına öncülük etmiştir" şeklinde sözleriyle göç olgusu hakkında
"Bu kadim şehir, göç olgusunun tarihin ve medeniyetlerin seyrinde ne ölçüde yer aldığını göstermesi bakımından da simgesel bir değere sahiptir. Şehirler bizlere medeniyetlerin özünü, birikimini ve özetini sunan mücessem yapılardır. Tarihteki medeniyetlerin temsilcisi olan Roma, Pekin, İstanbul, Bağdat ve nice başka şehirler, son birkaç yüzyıl içinde ortaya çıkan şehirler gibi mesela New York gibi esasen göçün yarattığı, zenginleştirdiği ve kalkındırdığı şehirlerdir. Bu anlamda göç olgusuyla ilgili bakışımızı bir gözden geçirmekte fayda var. Bu bakımdan medeniyetlerin ve şehirlerin tarihi göçü yıkıcı bir olgu olarak gösteren mevcut ön yargıların yanlışlığını da ortaya koymaktadır. 15. yüzyıl Osmanlı tarihçisi Aşıkpaşazade, Osmanlı'nın İstanbul'a hakim olması öncesinde İstanbul'da nüfusun azalması nedeniyle ekonomik faaliyetlerin yavaşladığından bahseder. Şehrin eski ihtişamının kalmadığından, bu yüzden şehrin yeni hakimlerinin şehri imar edebilmeyi teminen İstanbul'a göçü teşvik ettiğini ekler. Bu çerçevede de sadece Müslümanlar değil, Hristiyanlar, sadece Türkler değil Balkan kavimleri, Kafkas kavimleri, Ortadoğu kavimleri İstanbul'a doğru akmışlardır. İlk Ermeni Patrikhanesi'nin İstanbul'da, İstanbul'a fetihten sonra gelen Ermeniler tarafından kurulduğunu görmek bile İstanbul'da göçün nasıl zenginleştirici bir vaka olduğunu ortaya koyar."dedi
Davutoğlu "Şehirler bize konuşurlar, ders verirler, öğretirler. Şehirlerin hakimi değil, talebesi olunur. Bu çerçevede de şehirleri anlarken bu şehirleri oluşturan göçlere de aynı perspektifte bakmak gerekir. İstanbul bu anlamda kalkınarak, gelişerek sürekli göç alarak dünyanın en büyük şehirlerinden biri haline gelmiş, gelişerek ve kalkınarak modern bir dünya şehri olma niteliği taşımıştır. İstanbul bu anlamda göç ve kalkınma arasındaki güçlü bağı açık bir şekilde ortaya koymuştur. Günümüzde kalkınmanın temelini teşkil eden endüstrileşme, şehirleşmeyle doğrudan ilişkilidir. Toprakla uğraşan kitlelerin büyük göçler halinde şehirlere gelmiş olması modern şehirleri oluşturmuş ve günümüz sanayi ve teknolojisine erişimimizi de kolaylaştırmıştır. Şehirleşme sürecinde Victor Hugo'nun Sefiller'ine de yansıyan sıkıntılar yaşansa da bu sıkıntıların aslında göçle, şehirleşmeyle ilişkili olmadığı, insanlığın sorunlarını demokratikleşme ve özgürleşmeyle çözerken şehirleşmeye devam etmesinden anlaşılmaktadır."Göç formunu adeta özetledi.
BM nezdinde 2030 kalınma gündemini "BM'de 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, geçtiğimiz ay kabul edildi. Göç, gündemin hedefleri arasında önemli bir yere yerleşti. Şimdi uluslararası toplum olarak hep beraber bu hedefler doğrultusunda harekete geçmek ve 2030 yılına kadar bir başarı hikayesini birlikte yazmak zorundayız. Bu vesileyle göçün kalkınma gündemine alınması için büyük gayret gösteren tüm paydaşlara, devletlere, uluslararası örgütlere ve sivil toplum kuruluşlarına ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. Son dönemde uluslararası gündemin en üst sıralarına yerleşen, dünyanın farklı bölgelerinde farklı etkiler bırakan göç, son derece karmaşık bir olgu olarak karşımızdadır ve önümüzdeki yıllar, on yıllar içinde de gündemimizde kalmaya devam edecektir"şeklinde vurguladı.
Forumun düzenlenen açık oturumda konuşan AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay, ülkemizde yaşayan 2,1 milyon sığınmacıyla, Türkiye'nin bugün dünyanın en çok sığınmacıya evsahipliği yapan ülke olduğunu ifade ederek, Suriyeli sığınmacıların üçte birinin, okul çağındaki çocuklardan oluştuğunu, bugüne kadar yaklaşık 250 bin Suriyeli çocuğa ulaşıldığını ve eğitimlerine ülkemizde devam ettiğini kaydetti. Forum Başkanlığımızın ana teması, devletler, uluslararası örgütler, sivil toplum ve özel sektör arasındaki işbirliği ile etkin bir uluslararası göç yönetimi sağlanabileceği fikrinden hareketle, “Ortaklığın Güçlendirilmesi: Sürdürülebilir Kalkınma için İnsan Hareketliliği” olarak belirlendi.

Forum Başkanlığımız, halen iki milyonu aşkın Suriyeliye koruma sağlayan ülkemizin, Birleşmiş Milletler gündeminde de önemli yer tutan göç ve kalkınma ilişkisi konusundaki etkin çabalarının göstergesidir.

Dünyanın, göç akışlarının sunduğu yolları, olanakları ve beraberinde getirdiği zorlukları çok iyi değerlendirmesi, Hedeflere uygun olarak, küresel ve uluslararası toplum, göçün getirdiklerinden mutlaka istifade etmelidir. Bunu yaparken, herkesin güvenli bir şekilde yasal kanallarda göç etmesini desteklemelidir. Göçmenlerin desteklenerek içinde bulundukları potansiyelleri maksimum hale getirmeleri teşvik edilmelidir. Göç olgusunun faydalı hale getirilmesi şarttır. Bu anlamda göçmenlerin kapasitesinin arttırılması hayati derecede önemlidir" şeklinde konuştu.

150 ülkenin temsil edildiği, BM Genel Sekreter Vekili, BM Mülteciler Yüksek Komiseri, BM Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi, BM Genel Sekreterinin Uluslararası Göç Özel Temsilcisi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşların üst düzey yetkilileri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin başta olduğu yaklaşık bin kişinin katıldığı forumda ana tema devletlerin, uluslararası örgütlerin, sivil toplumun ve özel sektörün arasındaki işbirliğinin ile etkin bir uluslararası göç yönetiminin sağlanabileceği fikrinden hareketle, ‘Ortaklığın Güçlendirilmesi: Sürdürülebilir Kalkınma için İnsan Hareketliliği’ olarak belirlendiğine dikkat çekildi. Ülkemizin göç yönetimi alanında izlediği, tarihten gelen deneyimine dayanan etkin politikalarının küresel düzeyde bir kez daha yansıtılmasına imkan sağladı.

Türkiye, yüzyıllardır göç yollarının kesişiminde yer alan ülke olarak, geleneksel olarak göçte kaynak ve transit ülke konumundadır.
Ülkemiz, gerek Batı Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye’ye ve bulundukları ülkelerin kalkınmasına yaptıkları katkılar sayesinde edindiği tecrübe, gerek kabul ettiğimiz göçmenlerin yönetimi ile bölgesinde kilit konumda bulunması dolayısıyla, "2015 sonrası BM Kalkınma Gündemi"ne dahil edilmesi beklenen “göç” konusunda etkin bir rol üstlenmektedir.
Forumdan amaç, ana teması, devletler, uluslararası örgütler, sivil toplum ve özel sektör arasındaki işbirliği ile etkin bir uluslararası göç yönetimi sağlanabileceği fikrinden hareketle, Göç ve kalkınma ilişkisini, bu alandaki politikaları, uygulamaya ilişkin zorlukları ve işbirliği fırsatlarını karar vericiler ve uygulayıcılarla gayrı resmi düzeyde tartışabilmek, ilgili diğer kurum ve yetkililerle temas kurabilmek, uygulanabilir ve eylem odaklı sonuçlar elde etmek;
Göç hareketlerinin sunduğu fırsatları değerlendirebilmek amacıyla iyi uygulama ve deneyimlere ilişkin bilgi paylaşımında bulunmak;
Göç ve kalkınma alanında ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde işbirliğini desteklemek ve politikalar arasında uyum sağlamak amacıyla bilgi, politika ve kurumsal yapıya ilişkin eksiklikleri saptamak.
Ülkeler, uluslararası kuruluşlar, anavatanının dışında yaşayan topluluklar, göçmenler, akademisyenler ve diğer ilgili kişi ve kurumlar arasında ortaklık ve işbirliği oluşturmak.
Göç alanında uluslararası öncelikler ile göç ve kalkınma gündemini belirlemek.

Bu temalar çerçevesinde İstanbul'daki Zirvede   yapılan altı yuvarlak masa toplantısı, düzenlenmesi öngörülen Cenevre'deki üç tematik toplantının hazırlık niteliğinide taşıdı
yilmazparlar@yahoo.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder